Bu kitapta, akıcı bir dille, şiir iklimine uygun yazılmış iki Keleşoğlan masalı yer almaktadır. Derleme değil özgün olan bu masallar, çocukları iyiye, güzele, doğruya yönelten, onları olumlu yönde etkileyen, kişiliklerine içerik kazandırmaya çalışan masallardır. Kurnaz ve çıkarcı olarak bilinen Keloğlan tiplemesini, hoşgörülü, özverili, barıştan ve haklıdan yana, güvenilir Keleşoğlan’ın kişiliğinde değiştirmeyi amaçlayan bu iki masal sizlere önemli mesajlar da iletecektir. Bulundukları ortamda saygınlık kazanan Keleşoğlanları siz de çok seveceksiniz.
***
BARIŞA ÇAĞRI GEREKMEZ
Bir varmış bir yokmuş Eskiden dağlar sıcak Bağlar soğukmuş
Sarığını giymeyen Keleşoğlan’ı
İğnesi olmayan arılar sokmuş.
Sıcak dağların birinde
Kaval donmuş çobanın elinde Zaman çocukların düşünde Şıp diye durmuş.
Zamanın durduğu Herkesin karasabansız Tarla sürdüğü bir köyde
Kepçe kulaklı, şimşir taraklı Keleşoğlan Değirmene girmemiş buğday unundan Yıllarca hamur yoğurmuş.
İşte bu Keleşoğlan Anasının karnında iken Ayağına batmış bir diken Aklı beş karış havada derken Olmayan ipliklerden
Renk renk kazaklar örmüş.
İzin almadan Kadı’dan
Sonunda girilmiş olmayan kapıdan
Sürekli tatlı yiyenler bir yana
Renkli kazak giyenler öte yana oturmuş.
Beklenirken güzel bir masal Çalmaya başlamış deliksiz kaval Ne olmuş ne bitmiş derken
Her pire bir deve doğurmuş.
Develer uçmuş, pireler durmuş Masalcıbaşı minderine kurulmuş Başlamış anlatmaya
Ve de bire beş katmaya
Nişan almadığı halde
Her atışta yedi kuş vurmuş.
Kuşlar vurulurken sofralar kurulurken
Sorular sorulurken
Biz başlayalım masalımıza.
Bir varmış bir yokmuş
Bir dağın iki yöresinde
Birbirine benzeyen iki köy varmış Dağın doruğundan fışkıran serin su İki köye de eşit akarmış
Birbirini seven köylüler de
Mutlu yaşarmış.
Gün gelmiş Olanlar olmuş Bir bilinmez güç