Bu kitapta örnekleri verilen tüm olaylar ve kişiler, hayal ürünü değil hepsi gerçek olup, sanal alemde yaşadıkları deneyimlerin tamamı, rumuzlar, yaşadıkları şehir ve mahalle isimleri değiştirilerek kendi anlatımlarından yola çıkılarak yazılmıştır.
Kısacası, bu araştırmayla toplumun sanal alem konusundaki bilgisizliğine, cinsel açlığına, kişilik bozukluklarına bir şekilde ayna tutulmuştur.
***
İÇİNDEKİLER
BAŞLARKEN…7
BÖLÜM I
Bilgisayarların Tarihçesi…11
Internet servis sağlayıcıların başına gelenler…21
Bilgisayar kullanımının olumlu ve olumsuz yönleri…26
İnternet bağımlığı…28
Internet bağımlılığının yaygınlaşması…33
Yeni bir İnternet dili ortaya çıkıyor!…38
Internet Kafeler ve Chat!…43
Sanal âlemde evli çiftlerin başına gelenler…46
Sanal mağdurları…57
Bazı Internet Siteleri…78
Sanal Alemin oyun masaları…82
İlginç Nicknameler (Rumuz) ve yeni Internet dili…90
Internet’te Kız İsteme…91
İnternetle sanal nikâh!…95
BÖLÜM II
Sanal aleme katılanlardan gerçek örnekler:…101
Sanal aleme katılan Nur-Su…101
Sanal aleme katılan Çitlenbik (Fatma)…114
Sanal aleme katılan Selma 21…116
Sanal aleme katılan Sibel-32…127
Sanal aleme katılan Cansu…140
Sanal aleme katılan Naciye…148
Sanal aleme katılan Nihan…150
Sanal aleme katılan Dilşat…154
Sanal aleme katılan Salih ile Melisa…158
Sanal aleme katılan Bengi…162
Sanal aleme katılan Fulya…167
BÖLÜM III
Sanalda ve gerçek yaşamda grup seks…177
Sanalda ensest ilişkiler…181
BÖLÜM IV
Chat Yapabilme İhtimalini Sevdim…197
BAŞLARKEN
Sanırım bu kitabı yazacağımı, bazı dostlarım ve gazete okurlarım benden beklemiyorlardı. Arkeoloji ve Sanat Tarihi eğitimi alarak, çeşitli kurumlarda uzmanlık ve yöneticilik yaptıktan sonra iki ayrı üniversitede ders verip, ardından internet sapıkları üzerinde bu incelemeyi yapmamı haklı olarak garipseyeceklerdir. Ancak unutulmasın ki, çeşitli görevlerimin yanı sıra gazeteciliği hiçbir zaman bırakmayarak sürdürdüm.
İlk kez rahmetli Zeki Sayar’ın Arkitekt isimli mimari dergisinde arkeoloji ve sanat tarihi konuları ile İstanbul Ansiklopedisinin bazı maddelerini yazarken lisedeki tarih hocam Reşat Ekrem Koçu, bir gün beni o yılların önde gelen gazetelerinden Tercümanca götürmüş ve “Erdem burada yazacak” demişti. O gün bugün gazeteciliği ara vermeksizin sürdürdüm. Çeşitli gazetelerde, dergilerde ve ansiklopedilerde yazarak bugünlere geldim. Geçmişe dönüp baktığımda zamanın nasıl geçtiğine bende şaşırıp kaldım; basının içerisine gireli kırk yılı devirmişim. Bu arada özellikle belirtmek isterim ki, hiçbir gazeteden, bazı meslektaşlarımın dediği gibi kovulmadım, sıkılınca gazetemi değiştirdim. Kuşkusuz, bunun da en büyük nedeni gazete ve dergilere midemden bağlı olmayışımdır. Bazı yayın organlarında genel yayın yönetmenliği, yazı işleri müdürlüğünü de zaman zaman üstlendim. Basının çeşitli dallarında kalem oynattım ve halen de Kenthaber ile Hport’un köşe yazarlığını yapmaktayım.
Bu açıklamayı yapmamın nedeni de bu kitabı okuyan ve beni tanıyan veya bu kitapla tanıyacak olanların yadırgamalarının önüne geçmektir.
Çağımız teknolojisinin önde gelen buluşlarından bilgisayarların yaşantımıza girmesi toplumun birçok yönden gelişmesini sağladığı inkâr edilemez. Yanlış kullanıldığında bilgisayarların çocuklar ve eğitimi yetersiz kişilere olumsuz etkiler yaptığı da bilinen bir başka gerçektir. Çoğumuzun bildiği ancak bazılarının göz ardı ettiği gerçeklerden birisi de cinselliğin bazı internet sitelerinde ön plana çıkarıldığıdır. Bu konuda bazı yayın organlarındaki makalelerim, gözlemlerim ile verilerime dayanarak bu kitabı yeniden ele almamdaki amacım da bundan kaynaklanmaktadır.
İnternetin ülkemize girmesi eğitim ve bilimsel çalışmalar yönünden son derece yararlı olmuştur. Bununla beraber bazılarının gözden kaçırdığı bir nokta da toplumdaki cinsel açlığı tetiklemiş olmasıdır. Batı devletlerinde cinsellik dersleri okullarda verilirken, bazı kesimlerde ayıp sayılmış, bu yöndeki insan yaradılışının doğasını oluşturan dürtülerin üzeri örtülerek gizlenmeye çalışılmıştır. Bu yöndeki ayıp ve günah kavramları içerisinde bocalayan gençliğin zaman zaman açmaza düştüğü de ne kadar inkâr edersek edelim bilinen gerçeklerdendir.
Ne gariptir ki, eğitimli, meslek sahibi erkek ve kadınlarımızın bunalımlara düşmesinin asıl nedeni; ilgisizlik ve cinsel dürtüler olmuştur. İnternetin ortaya çıkmasıyla birlikte bu yönde bocalayan çoğu insanımız evli, bekâr fark etmeden çareyi bu sanal alemde aramaya başlamışlardır. Böyle olunca da cinsel sorunlar, eşlerin birbirlerini aldatmaları, sapıklıklar da ortaya çıkmış, insanlar bazen mutlu, bazen daha da mutsuz olmuşlardır.
Bu kitapta internetin, chatin ne olduğunu, insanları nasıl etkilediğini ve bazılarında bağımlılığa dönüştüğünü irdelemeye, sonra da toplumda yarattığı olumsuzlukları, sapkınlıkları dile getirmeye çalışacağım. İnternette yaşanan olayların ve konuşmaların hepsi doğrudur, ancak amacım onları ifşa etmek olmadığından değişik isimler kullanmayı daha doğru bulduğumu özellikle belirtmek isterim.
Internet’te yaşanan gerçek olayları ve sanal âlemdeki sapıklıkların bazı bölümlerini önceki yıllarda yazdığım gazetede birkaç makale halinde o günün koşullarına göre yazmış, sonra da onlardan ikisine “Karmaşık Düzen” isimli kitabımda yer vermiştim. Sonradan bu çalışmamı bir kenara bırakmıştım. Rahmetli dostum Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver bir gün bana “Benim bazı yazılarım yayınlanmazsa hiç üzülmem, daha zamanı gelmemiş diye düşünürüm” demişti. Hocamızın sözü doğru olmalı, ben de bu araştırmamı bir yana koymuş, belki de unutmuştum. Ancak Hport sitesinin sahibi Sayın Hürriyet Turnalı’nın “Ölümsüzlüğün Sırrı” isimli kitabı yayınlanınca, benim de aklıma İnternette yapılan sapıklıkları konu alan yazım aklıma geldi, kendisine bundan söz edince de beni Puslu Yayıncılığın sahibi Sayın Murat Bulut ile tanıştırdı. Elinizdeki kitap da böylece oluştu. Kitabın hazırlanmasında büyük desteğini gördüğüm eşim Cemile Yücel’ede teşekkür ederim.
BÖLÜM I
Bilgisayarların Tarihçesi
XX. Yüzyılın ikinci yarısında batı ülkelerinin yanı sıra Türkiye’de de başlayan teknolojik gelişim günümüzde büyük boyutlara erişmiştir. Gelişmiş ülkelerdeki teknoloji ve elektronik çalışmalar insanların günlük yaşantısının hemen her anma girmiş bulunmaktadır. Kuşkusuz, bu gelişimin başında da bilgisayar sistemleri ile programları yer almıştır. Çağımızın çeşitli bilim dallarında, eğitimde bilgisayarların kendilerine özgü, vazgeçilmez yerleri olduğunu artık hiç kimse inkâr edemez. Sayısal sistem yapıları, işlevleri, tasarımları ve programlamaları bilgisayar teknolojisinin ana ilkelerini oluşturmuştur. Bilgisayarlara aktarılan veriler matematik ve mantıksal değerlendirmesi yapıldıktan sonra istendiğinde ulaşılması için hafızasında koruma altına alınmıştır. Böylece bilgi işlemin çeşitli alanlarda kullanılan donanım ve yazılımlarını gerçekleştiren bir takım teknikleri ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra kullanım alanlarının incelenmesine ilişkin çalışmalar da bilgisayar biliminin kapsamı içerisinde yer almıştır. Yapay zekâ, genelleme, anlam bulma, geçmişteki deneyimlerden öğrenme gibi zihinsel süreçlerin bilgisayarlarla gerçekleştirilmesi de yine bu bilim dalı sayesinde olmuştur. Matematik ve mantık işlem dizileriyle oluşturulmuş programların içerisine veriler, otomatik olarak ve son derece tümleşik elektronik devreler halinde işlenmiştir. Böylece bilgisayarlarda depolanan verilere insanların kolay ve güvenli biçimde ulaşmaları sağlanmıştır.
Bilgisayar teknolojisi her geçen gün biraz daha genişleyerek bir iletişim ağı olarak tüm dünyayı sarmaktadır. Bilgisayarların oluşturduğu internet sistemi 1997 yılı sonlarında 100.000’den fazla insanın kendi aralarında bilgi alış verişi yapabilecekleri konuma ulaştırılmıştır. Başlı başına büyük bir kütüphane niteliğini taşıyan bu sistemde istenilen bilgilere tuşlar aracılığı ile kolayca ulaşılmaktadır. Internet’in bilgisel yönü kadar insanların sosyolojik yönleri de birbirleriyle çok yakın bağlantılı duruma getirilmiştir.
Teknolojinin yardımıyla internet platformu çok daha genişlemiş ve diğer iletişim araçlarının önüne geçerek, adeta onların lideri konumuna gelmiştir. Günümüzde internet teknolojileri hızla ilerleyerek görsel ve duyusal yönden de insanlara hitap etmeye başlamıştır. Göz ve düşünce yöntemleri ile kontrol edilebilir olmasından ötürü de çağımızın en önemli teknolojisi olarak merak uyandırmıştır. İnsanlar gündelik yaşamlarında, kahvehaneye, kafeteryaya, sosyal aktivitelere gitmek yerine sosyal ağ adı verilen internet sayfalarında bazen boşuna zaman harcamakta, bazen de bilgi dağarcıklarını güçlendirmektedir.
Bazılarının deyişine göre, bu sistemler bireylerin düşüncelerini rahatça söylediği, bir bakıma demokrasi platformudur. Bunun yanı sıra çoğunluğun evlerinden yaptığı alış verişler, çeşitli bankacılık hizmetleri, her türlü yayın organına erişilebilmesi de yine internet yoluyla karşılanmaktadır. Böyle olunca da insanlara büyük kolaylık sağlanmaktadır. Üretilen bilgilerin dolaşımını sağlayan bilgisayarların yazılı olmamasına rağmen kendilerine özgü kuralları vardır ve bunlar yepyeni kavramlar geliştirerek insan yaşamını, onların vazgeçemeyeceği ölçüde etkilemektedir. Bütün bunların yanı sıra web sayfaları aracılığı ile birbirlerini tanımayan insanlar arasında bağlantı kurulması da, oyun ve evlenme kanalları (CHAT) oluşturulmuştur.
IRC (Internet Relay Chat) olarak tanımlanan sistem ile bilgisayarlardaki sunucu yazılımları arasında da bir takım bağlantılar oluşturulmuştur. IRC olarak isimlendirilen bir program bilgisayara yüklendikten sonra IRC sunucularının adresleri de kolayca tanımlanmıştır. Bunun yardımıyla İnternetle sohbet odalarına girilerek diğer kişiler ile kolayca yazışma veya konuşma olanakları ortaya çıkmıştır. Bu odalarda yazılanların herkes tarafından görülebildiği gibi belirli komutların yardımıyla yalnızca istenilen kişilerce izlenilmektedir. Bunun yanı sıra web tabanlı sohbet odaları kendisine özel bir IRC ile Web sayfasına bağlanmış ve böylece diğer kişilerle sohbet edilmesi de ortaya çıkarılmıştır. Günümüzde bu durum değişikliğe uğrayarak CHAT Odaları yerini Sosyal Ağ ismi verilen, insanların bilgileri paylaşıp, yönetebildiği, uyarılarda bulunulduğu dev platformlar almıştır. Bu platformlarda herkes paylaşım olanağını bulduğu gibi başka bir arkadaşıyla video, resim ve metinleri paylaşabilmektedir. Bunun yanı sıra isteyenler arkadaşlarının yazdığı yazılara yorumlar atabilmekte veya eleştirebilmektedir. Ancak günümüzün teknolojileri eskiden olduğu gibi yine de tam güvenli değildir. SSL sertifikalarının bile buna gücü yetmemektedir.
İnternet aracılığı ile giysiler başta olmak üzere çeşitli araç ve gereçleri seçebilmek, restoranlarda, spor müsabakalarında yer ayırtabilmek veya çeşitli sosyal aktiviteler düzenlemek kolayca yapılmaktadır. Bu sosyal aktivitelerde tanışan çiftler bir araya gelir veya kaynaşabilir, bazen hayal kırıklığına uğrayarak kandırabilirler.
Bilgisayarların diğer elektronik aletler gibi çok eskiye inen bir geçmişi bulunmamaktadır. Charles Babbage 1830’lu yıllarda ilk kez bilgisayar kavramını ortaya atmıştır. İlkel makinanın ardından analitik makineyi yapmış ve bunun yardımıyla matematikte elektromekanik araçların yapılabileceği düşüncesi benimsenmiştir. Ancak bu başlangıç çalışmalarında sağlıklı sonuçların elde edildiği de tam olarak söylenemez. Bununla beraber, konunun uzmanları bilgisayarların temel düşüncesinin ilk kez Ch. Babbage tarafından ortaya atıldığı noktasında birleşmişlerdir.
George Bole 1 ve 0 sayılarının kullanıldığı Bole cebir sistemini 1850’de ortaya koymuş ve bu buluş, bilgisayarların daha sonraki yıllarındaki gelişiminde büyük katkısı olmuştur. Ardından Herman Hollerith 1890’da delikli kartlarla bilgilerin yüklenildiği ve bunlar üzerinde sayısal işlemlerin yapıldığı yeni bir elektromekanik araç yapmıştır. Bu araç ABD’de yapılan nüfus sayımında kullanılmış ve oldukça sağlıklı sonuçlar vermiştir.
Günümüzde kullanılan bilgisayarların en ilkelini Vannevar Bush, 1931 yılında yapmış ve bu aracın New York’taki Bell laboratuarında üretime başlanmıştır. Bu mekanik aletin yardımıyla Stibiz ikili sistemler bu araca uygulanmış ve böylece daha detaylı matematiksel işlemlerin yapılması sağlanmıştır.
II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru bilgisayarların gelişimi çok daha hız kazanmıştır. Özellikle Alman denizaltılarında kullanılan bilgisayarlarda savaş teknolojisi yönünden büyük başarılar elde edilmiştir. Alman bilim adamları 1944 yılında ENİAC isimli bir bilgisayar yapmış ve günün koşulları doğrultusunda da askeri amaçlı olarak bunu geliştirmişlerdir. Savaş sırasında ABD, Alman U-Botlarında kullanılan bu şifreli aleti elde edebilmek için müttefikler büyük çaba sarf etmişler, ancak savaşın bitiminden sonra isteklerine ulaşabilmişlerdir.
Radyolardaki lambaların kullanıldığı ilkel bilgisayarlarda daha sonra elektronik devrelerden yararlanılmıştır. Daha önce yapılmış olan MARK Te göre daha hızlı çalışan bilgisayarların ilk örnekleri Haward Aitken sistemleri dikkate alınarak daha da geliştirilmiştir. Burada Mark I’in bilgileri delikli kartlarla veriliyor ve aynı şekilde yine delikli kartlarla alınabiliyordu.
II. Dünya Savaşı sonrasında UNIVAC I isimli ticari amaçlı bilgisayarlar yapılmaya başlanmış ve bunların seri halde üretimli yapılmıştır. UNIVAC I’de manyetik bir bant üzerinde bilgisayarlara giriş ve çıkışlar yapılmış, yenilik olarak yazılar onlara eklenmiştir. Bu dönemde IBM 701 tipi bilgisayarlar satışa sunulmuş, 1958’den sonra da vakum tüplerin yerini diot denilen aletler ile transistorlar almıştır. Bu arada disk ve tamburlar da depolama amaçlı olarak bilgisayarlarda kullanılmıştır.
Ardından 1964’den sonra transistorların yerini, bilgileri bütünleştiren devreler almıştır. 1970’den sonra bilgileri bütünleştiren devreler daha geniş biçimde kullanılmış, 1999’dan sonra da bellekleri daha geniş olan ve daha hızlı çalışan bilgisayarlar devreye girmiştir. Böylece programlamada daha hızlı ve güçlü sistemler bulunmuştur.
Savaş teknolojisi dikkate alınarak, bilgisayarlarda 1960’lı yıllarda çok daha geniş ve yaygın bir ağ olan Arpanet sistemi ortaya çıkmıştır. Bu sistemde nükleer bir savaş sırasında kullanılamaz duruma gelen iletişim araçlarının yerini bilgisayar sistemlerinin alması ön görülmüştür. Bu sistem daha sonra paket anahtarlamalı olarak geliştirilmişse de 1990’dan sonra işlevini tamamen yitirmiştir.
Bilgisayarlar, PC, Kişisel Bilgisayar, IBM-PC bilgisayar ve Pentium isimleri altında kendi aralarında gruplara ayrılmıştır. IBM-PC denilen bilgisayarlar 1981’de piyasaya sürülmüştür. Bunların sabit bir disket sürücüsü bulunmamaktadır. Intel 8086 denilen ana işlemcide beş kart yuvası vardı. IBM XT denilen bilgisayar ise diğerine göre daha hızlı olup kart yuvaları sekize çıkarılmıştır. Günümüzde bu türlü bilgisayarlar işlevliğini yitirmiş olup müzelik değer taşımaktadır.
IBM At denilen bilgisayarlar 1985’de yapılmış ve satışına başlanmıştır. Günümüzde kullanılan bilgisayarların atası olarak nitelenen bu bilgisayarlar diğerlerinden çok daha hızlı ve çok daha güçlüydüler. ISA denilen ana kartın kullanıldığı bu bilgisayarlarda modemler ile tarayıcıların daha da güçlendirilmesiyle piyasada aranılan bir cihaz olmuştur. Bu bilgisayar örneklerinin dışında PCJR, PS/2, 386,486, 586 ve Pentium II, Pentium III modelleri kısa sürede piyasaya hâkim olmuşlardır. Bu bilgisayarlarda ana işlem çipi daha hızlı ve daha çok işlem yapacak şekillerde geliştirilmiş, Windows sürümleri daha rahat çalışır, ince ayarların yapıldığı konuma getirilmiştir.
Böylesine geniş bilgi ağının,1986 yılında kurulan EARN (European Academic and Research Network) /BITNET (Because It’s Time Network) bağlantılı TÜVEKA (Türkiye Üniversiteler ve Araştırma Kurumları Ağı) olduğu açıkça görülmektedir. İlerleyen yıllarda bu ağın hat kapasitesinin yetersiz kalması ve teknolojik açıdan ihtiyaçlara cevap veremeyişi üzerine, 1991 yılı sonlarına doğru ODTÜ ve TÜBİTAK, internet teknolojilerini kullanan yeni bir ağın tesis edilmesi yönünde bir proje başlatmışlardır. Bu çerçevede ilk deneysel bağlantı 1992 yılının Ekim ayında X.25 üzerinden Hollanda’ya yapılmış; PTT’ye 1992 yılında yapılan başvurunun sonuçlanmasını takiben, 12 Nisan 1993’de de 64 Kbps kapasiteli kiralık hat ile ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı sistem salonundaki yönlendiriciler kullanılarak, ABD’de NSFNet (National Science Foundation Network)’e TCP/IP protokolü üzerinden Türkiye’nin ilk internet bağlantısı gerçekleştirilmiştir.
Son yıllarda büyük gelişim gösteren internet, bu konudaki filtreleme sektörünün de adeta patlamasında etkili olmuştur. Bunun sonucu olarak yazılımcılar çeşitli filtreleme programlarını bilgisayar pazarına sunmaya başlamışlardır. Türkiye’de ise 16.000.000 bilgisayar bulunmakta ve bunların yalnızca %1’nde filtre bulunmaktadır. Türkiye’de bireysel kullanıma yönelik filtreleme programları, çocukları internet’in zararlarına karşı koruyabilmek için geliştirilmiştir. Bunların yardımıyla erotik, terör ve bahis oyunları gibi zararlı sitelere girişler yasaklanmakta ve böylece çocukların aileleri tarafından denetimleri sağlanmaktadır. Ayrıca CBR Yazılım’ın piyasaya sunduğu internet filtreleme programı Webjini’deki kurumsal bilgisayarların, Internet kafelerin, kişisel bilgisayar kullanıcıların karşılaştığı uygunsuz içerikli Web sayfalarına girişleri de engellemektedir. Internet filtreleme programı seçerken üzerinde durulacak bazı noktalar bulunmaktadır. Bunların başında da çeşitli platformlarda çalışabilmesine ve her tarayıcıya destek vermesine dikkat edilmelidir. İşletim sistemini ağırlaştırıp, ağırlaştırmadığına da bakılmalıdır. Otomatik güncelleme özelliği bulunmalı ve sistemdeki çalışma kararlılığına da ayrıca dikkat edilmelidir.
Internet’te çocuk pornografisinin büyük boyutlara ulaştığı, basında çıkan haberler arasındadır. Aynı sorunu yaşayan İtalya, çocuk pornografisi içerikli yayın yapan sitelerin filtrelenmesi için altı saat süre tanıyan yasayı çıkarmıştır. Bu yasaya göre internet servis sağlayıcıları kendilerine bildirildikten altı saat sonra çocuk porno sitelerinin engellenmesini zorunlu kılmaktadır. Ayrıca bu konuda dağıtım ve yayına karşı katı hükümler ön görülmüştür. İtalya’da son uygulama ile çocukların internette istismar edilmelerinin önüne geçilmesi düşünülmüştür.
Gelişmiş dünya ülkelerinde 1960’lı yılların başından itibaren bilgisayarlar ayrı bir bilim dalı niteliğini kazanmış, matematiğin ilgi alanlarını birbirleriyle birleştirmiş ve bunun sonucu olarak da elektronik mühendisliği ile çok yakın bağlantı kurulmuştur. Algoritma analizi, otomatlar ve anahtarlama kuramı, bilgi saklama ve bu bilgilere erişim ile sayısal devreler…