Yayınevimizden daha önce çıkan Evliliği Sürdürmenin 7 İlkesi adlı kitabın yazarları, araştırmacı psikolog ve danışman Gottman ve Silver, bu kitapta aşkın gizemlerini aydınlatıyorlar: Aşkın kaynağı nedir? Neden bazı aşklar sürerken, bazıları sönüp gider? Yazarlar yıllar boyu ünlü “Aşk Laboratuarı”nda binlerce çiftin konuşma kalıplarını ve biyoritmlerini inceledikten sonra, şimdi bu araştırmayı güven ve ihanete ilişkin temel sorulara uyguluyorlar: Eşime güvenebilir miyim? Aldatılıyor muyum? Nasıl emin olabilirim? Laboratuar bulgularına dayanarak, ihanete işaret eden davranış ve tutumların nasıl tespit edileceğini gösteriyor ve bozulmuş ilişkileri onarmak için stratejiler sunuyorlar.
Güveni gerçekten anlayan eşim Julie’ye
-John
Çocuklarım Will ve Elisabeth’e – Nan
Yazarların Notu
Bu kitaptaki anekdot ve diyaloglar, Dr. Gottman’ın yıllarca çift- leri inceleyip onlara danışmanlık yaparken yaşadığı deneyimlere dayanmaktadır. Tüm adlar ve kişilerin tanınmasına yol açabilecek bilgiler değiştirilmiştir. Metnin kısa ve açık olması için, transkrip- siyonlar üzerinde düzeltmeler yapılmıştır. Dr. Gottman’ın kuram- larının açıklanabilmesi amacıyla, bazı anekdotlarda birleşik ya da kurmaca çiftler kullanılmıştır.
İçindekiler
Giriş
Güven-ölçevinizin Saptanması
Üç Kutucuk
3 “Böyle Olmasını İstemezdim”
(Aldatanlar Neden Aldatır)
Erkekler, Porno ve Cinsel Güdüler
Sevgiliye İhanet Etmenin On Başka Biçimi
Uyumun Kökleri ve Güven
Uyum Sağlamanın Kolay Yolu:
Samimi Sohbet Sanatı
Birbirine Yüzünü Dönmek
İrili Ufaklı Karışıklıkların Giderilmesi
Sadakatsizlikten Sonra Toparlanmak
Cinsel Yakınlık Yoluyla Bağlantı Kurmak
Gitme Zamanının Geldiği Nasıl Anlaşılır?
Yeniden Güvenmeyi Öğrenmek:
Hayat Kurtaran Bir Beceri
Gerçek Aşk Nedir?
Ek 1: Samimi Sohbetlere İlişkin Dört Beceride
Fazladan Yardım
Ek 2: Gottman’ın Olay Sonrası Araç Gerecinin Kullanılması İçin Öneriler: Geçmişteki Yara ve İncinmelerin
İyileştirilmesi
Ek 3: Bazı Çiftlerin Sevişmeyi Bırakmasının Nedenleri: Bir Oyun Kuramı Analizi
Teşekkür
Yazarlar Hakkında
Giriş
Angel: Bir şey söyleyeceğim—
George: Bekle. Ben daha bitirmedim. Angel: Demek istediğim—
George: Bak, anlattıklarım tam da—
Angel: Tamam, biliyorum, çünkü yapmadığım—
George: Sözümü kesiyorsun—
Angel: Şu noktada bir şey söylemeliyim—
George: Olmaz. Çünkü sözümü kestiğinde—
Angel: Burada söylemem gereken bir şey var.
George: KES SESİNİ!
Angel ve George, uzun iş saatleriyle boğuşurken, bir yandan da emekleme çağında iki çocuk yetiştiren yeni evli bir çiftti. Her evlili- ği zorlayacak kadar çetin bir durumdur bu, ama bu evliliğin başının belada olduğunu anlamak için araştırma psikolojisi alanında bir geçmişiniz olması gerekmez. Yukarıdaki diyalog, araştırma labora- tuarımda ettikleri kavganın ufak bir parçası. Kimin daha çok çalış- tığı, kimin daha çok ev işi yaptığı ve kimin ne zaman ne dediği ko- nusunda durmadan dalaşıyorlardı. Sürekli çatışan çiftlerin birçoğu gibi, Angel ve George da evliliklerinden umudu kesip boşandılar. İlişkilerinin ne kadar zarar gördüğü düşünüldüğünde, beklenmedik bir sonuç değildi bu. Onlarla tanıştığımda, kaş çatmadan ya da göz- lerini devirmeden birbirlerine bakamaz haldeydiler.
Yıllardır Angel ve George gibi çiftleri Seattle’daki Washing- ton Üniversitesi’nde bulunan, medyanın taktığı adla “Aşk La- boratuarı’mda sürdürdüğüm deneylere katılmaya davet ederek, uzun süreli romantik ilişkileri bilimin titiz merceğinden geçiriyo- rum. Tipik bir çalışmada çiftleri hem gündelik konular hakkında sohbet ederken, hem de tartışırken analiz ediyorum. Onlarla birlikte ve ayrı ayrı görüşüyorum. Hatta çiftleri, divanı, iki kişilik koltuğu, televizyonu, mutfağı, göl manzarası ve duvarlara sabitlenmiş, etkile- şimlerinin her anını kaydeden kameralarıyla hiçbir eksiği olmayan Aşk Laboratuarı dairesinde bütün bir günü geçirirken de gözlemle- dim. (Banyo izleme alanının dışında kalıyor elbette.) Bu araştırma- lar sayesinde, neredeyse kırk yıllık verilerden oluşan -partnerlerin birbirlerine ve birbirleri hakkında neyi nasıl söylediklerini ve fiz- yolojik tepkilerini içeren bir kütüphane geliştirdim. Bugünlerde, herhangi bir araştırmanın içinde yer almayan, ama ilişkilerinin da- yanıklılığı konusunda bilimsel bir değerlendirme yaptırmak isteyen çiftlerle de benzer uygulamalar yapıyorum.
Angel ve George gibi çiftler Aşk Laboratuarı’na girdiklerinde, onları Dr. Frankestein esprileri yaptıracak kadar çok sayıda algıla- yıcı ve kabloya bağlıyoruz. Çiftler aletlere ve ortamlarına alışmaya çalışırken, kan akış hızlarını, kalp ve nabız değerlerini, avuçlarının terleme düzeylerini, hatta koltuklarında ne derece kıpırdandıklarını gösteren bilgiler algılayıcılardan akmaya başlıyor. Tüm sözcükleri ve beden hareketleri kamerayla kaydediliyor. Tek yönlü bir aynanın öteki tarafında asistanlarım, etrafları aletlerden gelen veri çıktıları ve olmazsa olmaz boş meşrubat kutularıyla sarılı olarak, çiftin bi- yolojik tepkileri, beden dili, yüz ifadeleri ve sözcükleri arasındaki ince etkileşimi inceliyor.
Çatışma tartışması adı verilen en sık yaptığım deneyde çiftten, bir anlaşmazlık alanı hakkında on beş dakika konuşmalarını istiyo- ruz. Tartışmaları sırasındaki yüz ifadelerinin analizini kolaylaştır- mak amacıyla, ikisini de ayrı kameralarla kaydediyor, böylece bö- lünmüş bir ekranda yüzlerini gerçek zamanlı olarak görebiliyorum.
Çiftlerimizin kameralar karşısında bile gevşeyip “içlerini bo- şaltmaları” artık şaşırtmıyor beni. Yine de çoğu kişinin, evdeki atışmalarına kıyasla laboratuardaki davranışlarına gem vurduğunu görüyorum. Ama partnerler “kamera önünde❞ rol yaptıklarında bile, algılayıcılarımın hassasiyetinden saklanamıyorlar.
Yıllar içerisinde bu kadar çok çifti yakından analiz etmek, olum- lu bir ilişkiyi sürdürme olasılığını yükseltebilecek yedi temel ilke oluşturmamı sağladı. Evliliği Sürdürmenin Yedi İlkesi adlı kitabım- da anlatılan bu ilkeler, partnerler arasındaki dostluğun, birbirinin etkisini kabul etmenin ve anlaşmazlıklar sırasında nazik davran- manın önemini vurguluyor. Bu temel unsurlar tüm ilişkiler için güç- lü bir araç gereç oluşturuyor. Ama Angel ve George gibi çiftlerin hüzünlü kaderleri, bu ilkelerin zarar görmüş ilişkilerin birçoğunu kurtaracak kadar derinlere işlemediğini gösterdi bana. Bu çiftlerin bir şekilde aşkta kaybetmeye yazgılı olduklarını kabul edemezdim. Onlara yardım etmek için, aralarında neyin yanlış gittiğini daha iyi anlamalıydım.
İncelediğim ya da danışmanlık yaptığım mutsuz çiftlerde belki de beni en çok şaşırtan, birbirlerine deli gibi âşık ve ilişkilerine bağlı oldukları konusunda içten ısrarlarıydı –Aşk Laboratuarı’nda birbirlerine “kapa çeneni” diye emrederken bile. Kendilerini bir- birlerine adadıklarını iddia eden bu kadar çok sayıda çift neden bit- mek bilmez bir savaş içindeydi? İlişkilerinde kavgalarından hiçbir yarar görmüyorlardı. Mutlu çiftlere kıyasla, kavga ettiklerinde daha çok gerilim hissettiklerini bildiriyorlardı –yine de, onlardan daha sık kavga ediyorlardı.
Mutsuz çiftlerin daha fazla anlaşmazlığa düştükleri için öteki- lerden daha fazla kavga ettiklerini varsaymak kolay olurdu. Bundan daha mantıklı ne olabilir ki? Ama bir bilim insanı olarak, “aşikâr” sonuçların her zaman doğru olmadığını biliyorum. Laboratuarımda, bilgisayar bilimci Dr. Tara Madyhashta yanıtı bulmama yardım etti. Mutsuz çiftler arasındaki etkileşimlerin anatomisini izlemek için, “gizli Markov modelleri”ni kullandı. Genellikle dilleri ya da DNA dizilerini çözmek için kullanılan bu tür bilgisayar analizleri, altta-