Çanakkale Savaşı | Zehra Aydüz


Osmanlı Tarihi Dizisi´nin yazarından bir Çanakkale destanı…

Pek çok belge ve fotoğrafla zenginleştirilmiş heyecanlı bir anlatım ile tarihimizin en önemli olaylarından birini okuyacaksınız..

*

Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’nda, Çanakkale’den Galiçya’ya, Sina Çölleri’nden Kafkas Dağları’na kadar pek çok cephede bir ölüm kalım savaşı verdi.

Her birinde birbirinden eşsiz fedakârlıkların gösterildiği, romanlarda, hikayelerde, filmlerde hiçbir zaman gereği gibi aktarılamayacak olağanüstü maceraların yaşandığı bütün bu cepheler içinde, Çanakkale’nin apayrı bir yeri vardır.

Hem karada hem de denizde müthiş bir mücadelenin verildiği Çanakkale cephesinde, kahraman askerlerimiz büyük bir zafer kazandı.

Dünyanın en büyük donanması boğazı geçip İstanbul’a ulaşamadı. Dev gibi gemilerinden pek çoğu, boğazın serin ve derin sularını boyladı…

Çanakkale’yi denizden geçemeyeceğini anlayan düşman, kıta kıta dolaşıp topladığı yüzbinlerce asker ile başladıkları işi kara yoluyla bitirmeyi denedi.

Ancak bu sefer de, çelikten, demirden, ateşten, baruttan ve daha bilmem neden ördüğü ölümcül savaş zırhları, kahraman askerlerimizin iman dolu göğsüne çarpıp yamuldu, eriyip büküldü…

Ve Çanakkale, karadan da geçilemedi.

Genç okuyucularımızın Çocuklar İçin Osmanlı Tarihi Dizisi ile yakından tanıdığı yazarımız Zehra Aydüz, belge ve fotoğraflarla sayfalarını zenginleştirdiğimiz bu kitapta, o sular seller gibi akan tatlı ve heyecanlı üslubu ile bizlere Çanakkale Savaşı’nı anlatıyor!

Türkü, Kürdü, Çerkezi, Lazı ve daha kırk türlü milleti ile omuz omuza cihad eden, kahraman askerlerimize ithaf ettiğimiz bu kitabı, kütüphanenizin en müstesna köşesinde bir yere koyacak, sadece belirli gün ve haftalarda değil, her zaman hatırlayacaksınız…

***

içindekiler

Giriş ….
I. Dünya Savaşı’na Doğru ….
Savaş Başlıyor ….
İtilaf Devletleri ….
İttifak Devletleri ….

Osmanlı Devleti Savaşa Nasıl Bulaştı? ….
Fedakâr Anadolu Halkı ….
Düşman Çanakkale’ye Saldırıyor ….
Nusret Mayın Gemisi ….
18 Mart 1915 Büyük Gün ….
Seyyid Onbaşı ….
Mehmetçik Merhameti ….

Sayılarla 18 Mart ….
“Kimi Yamyam Kimi Hindu, Kimi Bilmem Ne Bela” ….
Müslüman Askerler Neden Osmanlı Ordusuna Karşı Savaştı? ….
Anzak Ne Demektir? ….

25 Nisan’da Çıkartma Başlıyor ….
Arıburnu ….
Seddülbahir ….
Kana Boyanan Tepeler ….
Ateşkes ….
Cephelerdeki Muharebeler ….
Bulutla Sarmalanan Bayram Namazı ….
Alman Subay Mehmetçiği Anlatıyor ….
İngiliz Taburuna Ne Oldu? ….
Yer Altında Kazılan Tüneller ….
Yetiş Ya Muhammed! ….
Taze Ekmek ….
Arkadaşlarım Yesin ….
Yüzbaşı Hasan Fehmi Bey ….
Sol Elim Var Ya! ….
Akıllı Saka Eri ….
Emret Komutanım! ….
Mis Kokusu ….
En Pahalı Bisküvi ….
Yanık Anadolu Türküsü ….
Siperlerde Hayat ….
Anafartalar Muharebesi ….
İngilizler Çekilmeyi Düşünüyor ….
Çekilme Planı ….
Sayılarla Çanakkale ….

Düşmanının Diliyle Mehmetçik ….
Dimdik Yürüyen Türk Esirleri ….
Ver Elini Öpeyim ….

Çanakkale Zaferi’nin Sonuçları ….

canakkalesavasi-ugurbocegi-img

Giriş

Uzun yıllar yurt dışında yaşamış tarih, bayrak, vatan, millet kavramları kafasında silinmeye yüz tutmuş, sorulunca “Osmanlı da ne ki, bilemedim doğrusu” deyip uzun uzun düşünmeye başlayan bir genç karşıma çıksa, bu gence sadece şanlı tarihimizden tek bir sayfa aktarma imkânım olsa, hiç düşünmeden dilimin döndüğünce, kalbimin yettiğince başlardım Çanakkale Destanı’nı hecelemeye. Çünkü bilirdim ki bu genç Çanakkale’yi iyi anlarsa, Çanakkale’yi ta yüreğinde hissederse, bir de gözyaşları süzülürse yanaklarından çenesine, kimliğine sahip çıkacak, dünyanın neresinde olursa olsun değerlerini unutmayacaktır.

Eğer yeni nesil, Çanakkale ruhunu kavramışsa, gencecik insanların kolunu, bacağını bir bedel ödercesine kaybetmesinin, o da yetmeyince tatlı canlarını ortaya koyuşunun acısını duyabilirse içinde, bu yiğitlerin neden bu kadar korkusuzca, kahramanca, kendini paralarcasına vuruştuğunu azıcık da olsa anlayabilirse…

Annelerinin ciğerparelerini cepheye gönderirken neden saçına kınalar yaktığını okuyabilirse çatlak dudaklarından, Anadolu’nun yanık ezgilerinin, yüreğinin bir köşesinde yankılandığını ara sıra da olsa duyabilirse…

Yamalı elbiseler içindeki Mehmetçiğin parlayan asil kişiliğini, kuru ekmek yerken aslında nasıl da dünyalara sahip olduğunu, tok gözlülüğünü, takdir edebilirse…

Sayılı nefeslerini tüketen bir askerin, yiyeceği son lokma ekmeği neden cephede savaşan arkadaşına göndermeyi tercih ettiğini, bir diğer askerin neden kendi canı pahasına düşman askerine yardıma koştuğunu anlayabilirse…

Tek hamlede 276 kiloluk mermi de kalkarmış, makineli tüfeğe karşı süngü de işe yararmış, bir tabur on taburla vuruşurmuş zamanı gelince, diyorsa…

Ölüme gülerek de gidilirmiş, üstelik ölüme giderken misler gibi kokular da sürülür, hazırlıklar yapılırmış, en çok sevilenler bir veda mektubuyla bırakılır da vatan bırakılmazmış gerçeğini kendi dünyasında özümsediyse…

Eğer yeni nesil, Çanakkale hakikatini aklına yazmış, kalbine kazımışsa, bayrak yerde kalmayacak, aydınlık gelecek bizim olacak, demektir.

Zehra Aydüz
Manchester, 2012

Benzer İçerikler

Yağmurun Gücü

yakutlu

Nişanlılar (Hepsi Sana Miras Serisi – 3) | Umberto Eco

yakutlu

Rabbimi Tanıdım Mutlu Oldum

yakutlu

Sitemizin işlemesini sağlamak için teknik çerezler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için çerez aydınlatma metnini incelemenizi rica ederiz. Kabul Et Devamı

Privacy & Cookies Policy