Evet bu kesinlikle bir tarih kitabı! Ama asla bir ders kitabı değil! Elbette okuduklarınızdan çıkaracağınız bazı dersler olacak; ama merak etmeyin hiçbiri sınavda çıkmayacak!
Bu kitabı, evde, okulda, parkta, bahçede, otobüste, metrobüste, vapurda, trende, uçakta.. yani canınızın istediği her yerde kolayca okuyabilirsiniz. Zaten ismini de bu yüzden “Ekmek Arası Tarih” koyduk.
***
İçindekiler
Sunuş …. 9
Gözcü maymun tayfalar …. 13
Blue Jean dedikleri …. 16
Berber …. 19
Sultan Süleyman’ın cenaze namazları …. 21
İlk sporcu transferi …. 23
İs odası …. 25
Tesadüf yok! …. 27
Tavukların sahibi …. 29
Yadigar-ı cihadiye …. 32
Osmanlı bayramları …. 34
Denize uçan börek tepsisi …. 36
Ağustos sünnet zamanı …. 40
Yavuz Padişah …. 42
Bir adalet örneği …. 44
Bin gümüş kuruş …. 47
İrlanda’ya yardım …. 50
Sultan’ın okuma saati …. 53
Hangi düğün daha muhteşem? …. 55
Kazlıçeşme’nin kazları …. 57
Kül dökücüler …. 60
Bir soru bir cevap …. 62
Keçiboynuzu …. 64
Padişah az vermez! …. 67
İlk insanlı roket …. 69
Şaka …. 71
Eğri minare nasıl düzeltildi? …. 73
Tavuk besleme yasağı …. 76
Taşlar yerine otursun diye …. 78
Şah’ın mücevherleri …. 80
En tatlı kazanç …. 82
Trenin yolu …. 84
Osmanlı fırıncıları …. 86
Akıncılar …. 89
İlk toplu iş sözleşmesi …. 91
Kayıp saat …. 93
Ertuğrul faciası …. 96
Mahmut Paşa’nın nohutlu pilavı …. 100
Osmanlı inceliği …. 102
II. Bayezıd’ın mektubu …. 104
Muhteşem ve Kanunî …. 106
Emanetler camiye …. 108
Hediye tesbihler …. 110
Astaze …. 112
Dünyanın en eski ikinci metrosu …. 116
Mehmet Emin Efendi’nin mutfağı …. 118
Osmanlı kasapları …. 120
Ustaya saygı …. 122
Saliha Sultan …. 124
Kuşkonmaz Camii …. 128
Zimem defterleri …. 130
II. Abdülhamid Han ve Pastör …. 132
Üç akçe fazla …. 136
Sunuş
Evet bu kesinlikle bir tarih kitabı! Ama asla bir ders kitabı değil! Elbette okuduklarınızdan çıkaracağınız bazı dersler olacak; ama merak etmeyin hiçbiri sınavda çıkmayacak!
Bu kitabı, evde, okulda, parkta, bahçede, otobüste, metrobüste, vapurda, trende, uçakta.. yani canınızın istediği her yerde kolayca okuyabilirsiniz. Zaten ismini de bu yüzden “Ekmek Arası Tarih” koyduk.
Sizi zorlayacak bir kitap değil bu! Neredeyse bir hikâye kitabı. Zaten tarih dediğimiz şey de, bir bakıma, bizden öncekilerin yaşadığı ya da başkalarına yaşattığı yüzbinlerce küçük hikâyeden oluşan kocaman bir hikâye değil mi?
İçinde küçük hikâyeler, ilginç anektodlar ve çok şaşırtıcı bilgilerin yer aldığı bu kitabı ve dizinin bundan sonraki kitaplarını okurken eğleneceksiniz; eğlenirken de hoşunuza gidecek ve hiç unutmak istemeyeceğiniz pek çok bilgi de yanınıza kâr kalacak.
Burada size anlatılanlar mümkün olduğu kadar güvenilir kaynaklardan derlendi ama elbette yüzyıllar içinde anlatıla anlatıla aslında hiç yaşanmadığı ya da anlatıldığı gibi yaşanmadığı halde, tarihin kervanına karışmış bir takım olaylar, bizim kitabımızın sayfaları arasına da karışmış olamaz mı? Elbette olabilir! Ancak eninde sonunda tek hedefi size tarihin eğlenceli bir şey olabileceğini göstererek sevdirmek olan böyle bir kitap için bunun ne sakıncası var?
İyisi mi bir an önce kendinize oturacak ya da yaslanacak hatta belki de sırt üstü uzanabilecek rahat bir yer bulun ve kitapçıdan yeni çıkmış çıtır çıtır Ekmek Arası Tarih’in keyfini çıkarın…
-Uğurböceği Yayınları
EKMEK ARASI TARİH 1
Gözcü maymun tayfalar
Maymunları bilirsiniz, oldukça zeki yaratıklardır. Üstelik çok da beceriklidirler. Tırmanma konusunda üzerlerine yoktur, neredeyse düz duvara tırmanır maymunlar. Gözleri de çok açıktır. Ve bu açıkgöz hayvanlar, uzağı çok iyi görürler.
Sultan II. Bayezıd’dan sonra, Osmanlı Devleti, denizciliğe büyük önem vermeye başladı ve kurulan güçlü donanma sayesinde koca Akdeniz’de hakimiyet sağladı.
Bir deniz savaşında en çok lazım gelen şey, düşman gemisini erkenden görebilmektir. Bunun için günümüzde pek çok elektronik gözetleme cihazı, radarlar, acayip teleskoplar falan kullanılır. Peki ya yüzyıllar önce? Yelkenli kadırgaların deryalarda cirit attığı zamanlarda?
O zamanlarda en gözüpek gemiciler geminin yüksek direklerine çıkar ve oradan ufku tarardı. Ancak çalkantılı deniz yolculuklarında, fırtınalı havalarda o direğin tepesinde durmak pek kolay bir iş değildi. Levendler çoğu zaman kendilerini direğe sıkıca bağlar ve gözcülük vazifesini öyle yaparlardı. Ufukta bir karartı gördüklerinde ise bas bas bağırır ve aşağıdakileri uyarırlardı.
Osmanlı donanması bu önemli iş için çok acayip bir yol bulmuştu: Maymunlar!
Az önce bahsettiğimiz üstün özelliklerinden dolayı, Afrika’dan getirilen bir takım iri maymunlar, Gelibolu ve İstanbul’daki tersanelerde bir güzel eğitilir ve tayfa olarak gemilere verilirdi.
Maymunlar, en yüksek gemi direklerine bile hızlıca çıkar ve ta en tepede rahatça oturup etrafı gözetlerlerdi. Bir düşman gemisi gördüklerinde ise bas bas bağırır ve ortalığı ayağa kaldırırlardı. Tepedeki maymunun çığlığını duyan levendler (deniz askerleri) hızlıca vaziyet alır ve henüz kendilerini farketmemiş ama az sonra farkedecek olan düşman gemisinden önce hücum hazırlıklarını tamam ederlerdi.