La Fontaine’den Masallar – Nâzım Hikmet | Nazım Hikmet


“La Fontaine’den Masallar – Nâzım Hikmet”

“Büyükler, göstermeliktir ekseri :
Cahil hayranlara heybet salar görünüşleri.
Görünüşe göre hükmünü verir eşek,
tilkiyse, inceden inceye inceleyerek
evirir çevirir onları, mihenge vurur,
kof bir kalıp olduklarını keserse gözü,
ona vaktiyle bir heykelin söylettiği sözü
hemen onlara kondurur.
İçi boş bir heykeldi o, hem de heybetli çok.
Tilki işçiliği övmüştü ona baktığı zaman :
“— Güzel baş, demişti, fakat beyni yok.”

Nice nice büyükler heykeldir bu bakımdan.”

17. yüzyılın en tanınmış Fransız şairi La Fontaine’in bazı insan karakterlerini hicvetmek amacıyla, kahramanları hayvanlar aracılığıyla kurgulayıp manzum olarak kaleme aldığı mesel fabl’lar Hindistan’dan İran, Anadolu ve Avrupa’ya yayılmış, bütün dünyaca ünlenmiştir.

“La Fontaine’den Masallar”, edebiyatı masalla başlatan Dünya şairi Nâzım Hikmet’in cezaevindeyken Ahmet Oğuz Saruhan takma adıyla ve kendi ifadesiyle “Okunduğunda hece vezniyle yazıldığı intibaı uyandıracak (…) hece veznine stilize edilmiş serbest vezinle” yaptığı çevirinin söyleyiş biçimindeki yalınlık ve Türkçe lezzetiyle okundukça renklenen, hiç eskimeyecek, evrensel bir kitap.

İÇİNDEKİLER,

LA FONTAINE’DEN MASALLAR
BİRİNCİ KİTAP
(Aslı 21 parçadır)
Ağustosböceği ile Karınca • 13
Karga ile Tilki • 14
Öküz Kadar Kocaman Olmak İsteyen Kurbağa • 15
İki Katır • 16
Kurtla Köpek • 17
Arslanla Ortak Olan Düve, Keçi ve Koyun • 19
Heybe • 20
Şehir Faresi ile Tarla Faresi • 22
Kurtla Kuzu • 24
Hırsızlarla Eşek • 26
Ölümle Oduncu • 27
Tilki ile Leylek • 28
Horozla İnci • 30
Sarıca Arılarla Bal Arıları • 31
Meşe ile Kamış • 33
İKİNCİ KİTAP
(Aslı 17 parçadır)
Farelerin Topladığı Meclis • 37
Maymunun Huzurunda Tilkiden Davacılık Eden Kurt • 39
İki Boğa ile Bir Kurbağa • 40
Yarasa ile Gelincik • 41
Dişi Zağarla Arkadaşı • 43
Arslanla Sinek • 44
Sünger Yüklü Eşekle Tuz Yüklü Eşek • 46
Arslanla Fare • 48
Güvercinle Karınca • 49
Tavşanla Kurbağalar • 50
Horozla Tilki • 52
Kartallığa Yeltenen Karga • 54
Junon’a Dert Yanan Tavuskuşu • 56
Arslanla Eşek Avda • 57
ÜÇÜNCÜ KİTAP
(Aslı 16 parçadır)
Değirmenci, Oğlu ve Eşek • 61
Çoban Olan Kurt • 64
Kıral İsteyen Kurbağalar • 66
Tilki ile Teke • 68
Kartal, Yabandomuzu ve Kedi • 70
Sarhoşla Karısı • 72
Kurtla Leylek • 74
İnsanın Altettiği Arslan • 75
Tilki ile Üzümler • 76
Kuğu Kuşu ile Aşçıbaşı • 77
Kurtlarla Koyunlar • 78
İhtiyarlayan Arslan • 79
Bir Ambara Giren Gelincik • 80
DÖRDÜNCÜ KİTAP
(Aslı 20 parçadır)
Çobanla Deniz • 83
Eşekle Küçük Köpek • 84
Maymunla Yunusbalığı • 85
Tavus Tüyü Takınan Alakarga • 87
Kurbağa ile Fare • 88
Tilki ile Heykel • 90
Kurt, Keçi ve Keçi Yavrusu • 91
Sokratın Sözü • 92
Tarlakuşu ile Yavruları ve Bir Tarlanın Sahibi • 93
BEŞİNCİ KİTAP
(Aslı 21 parçadır)
Toprak Tencere ile Demir Tencere • 99
Küçük Balıkla Balıkçı • 101
Kuyruksuz Tilki • 103
Beygirle Kurt • 104
Çiftçi ile Çocukları • 106
Doğuran Dağ • 107
Felekle Çocuk • 108
Altın Yumurtlayan Tavuk • 109
Geyikle Asma • 110

Yılanla Eğe • 111
Tavşanla Keklik • 112
Ayı ile İki Ahbap • 113
Arslan Postu Giyen Eşek • 115
ALTINCI KİTAP
(Aslı 20 parçadır)
Çobanla Arslan • 119
Arslanla Avcı • 120
Güneşle Rüzgâr • 121
Genç Horoz, Fare Yavrusu ve Kedi • 123
Soyu ile Övünen Katır • 125
Kendini Suda Seyreden Geyik • 126
Tavşanla Kaplumbağa • 127
Eşekle Sahipleri • 129
Güneşle Kurbağalar • 131
Köylü ile Yılan • 132
Hasta Arslanla Tilki • 134
Atla Eşek • 135
Avının Gölgesi Uğruna Avını Kaçıran Köpek • 136
Batağa Saplanan Araba • 137
YEDİNCİ KİTAP
(Aslı 14 parçadır)
Vebaya Yakalanan Hayvanlar • 141
Balıkçıl • 144
Yolcu Arabasıyla Sinek • 146
Sütçü Kadınla Süt Güğümü • 148
Kedi, Gelincik ve Yavru Tavşan • 150

SEKİZİNCİ KİTAP
(Aslı 25 parçadır)
Eskici ile Sarraf • 155
Arslan, Kurt ve Tilki • 157
Fare ile İstiridye • 159
Ayı ile Bahçe Meraklısı Adam • 161
Eşekle Köpek • 164
Sel ile Dere • 166
DOKUZUNCU KİTAP
(Aslı 17 parçadır)
Palamutla Balkabağı • 169
İstiridye ile Davacılar • 171
Kedi ile Tilki • 172
Maymunla Kedi • 174
Çaylakla Bülbül • 176
ONUNCU KİTAP
(Aslı 14 parçadır)
İki Fare, Tilki ve Yumurta • 179
Kaplumbağa ile İki Ördek • 180
ON BİRİNCİ KİTAP
(Aslı 8 parçadır)
Kurtla Tilki • 185
İhtiyar Adam ve Üç Delikanlı • 187

ON İKİNCİ KİTAP
(Aslı 23 parçadır)
Kedi ile İki Serçe • 191
İki Keçi • 193
İhtiyar Kedi ile Toy Fare • 195
Yengeç ile Kızı • 196
Tilki, Kurt ve Beygir • 197

AĞUSTOSBÖCEĞİ İLE KARINCA

Ağustosböceği, bütün bir yaz şarkı söyledi avaz avaz, eli böğründe kaldı kış bastırınca. Ortalıkta ne bir sinek ne bir böcek… Komşusuydu karınca, ona gidip : “Açım” dedi; dayanabilmek için gelecek mevsime dek birkaç buğday borç istedi : “— Hayvanların başına yemin ederim, ilk harmana kalmaz, öderim, hem de faiziyle beraber.” Borç vermemek karıncanın âdetiydi, bu bir kusur, kusursa eğer. Borç isteyene sordu yalnız : “— Havalar sıcakken ne iş yaptınız?” “— Siz belki kızacaksınız bana, gece gündüz şarkı söyledimdi.” “— Şarkı mı söylediniz? Oh, ne âlâ, öyleyse oynayın şimdi…

KARGA İLE TİLKİ

Karga hazretleri, ağızlarında peynir, bir dalın üstüne tünemişlerdir. Tilki kardeş kokuyu alıp gelir, ona şöyle der : “— Vay, Bay Karga, günaydın. Bu ne şirinlik, bu ne güzelliktir efendim. Bende yalan yok, sizi pek beğendim. Hani, sesiniz de tüyünüze uygunsa eğer, sultanısınız bu ormanların…” Karga deli olur bu sözlere, sesinin de güzelliğini göstermek ister, koskocaman açar gagasını peyniri düşürür yere. Tilki saldırır peynire ve bu sefer şöyle der : “— Size bir ders vereceğim, öğrenin ki güzel beyim, dalkavuklar, aptalların sayesinde geçinirler. Eh sanırsam, bu ders de bir peynire değer…” Fena halde şaşırıp utanır karga ve artık biraz geç olsa da, bir daha aldanmamağa yemin eder.

ÖKÜZ KADAR KOCAMAN OLMAK
İSTEYEN KURBAĞA

Bir öküze rastlar kurbağanın biri : öküz dağ gibi iri, kendisi ufacık, yumurta kadar. Öküz gibi kocaman olmak ister kurbağa, Yere sırtüstü yatar, bir yandan başlar şişip kabarmağa bir yandan da şöyle der : “Hele bana bir baksanıza kardeşler, onun gibi olmadım mı daha? Yok canım.  Ya şimdi? Hayır, nafile. Hâlâ mı olmadı?  Yaklaşamadınız bile.” Nihayet öylesine şişer ki, bu cılız hayvan, çat diye çatlar ortadan. İşte böyle sersemlerle dolu yeryüzü. Bir yarışmadır gider ortalıkta : ağaların beyzadelikte gözü, beyzadelerinki paşalıkta.

İKİ KATIR

İki katır gidiyordu, birisi yulaf yüklü, ötekisi parasını taşıyor tahsildarın. Kibirliydi, ağırlığından memnundu taşıdığı paraların. Yürüyor, adımlarını çevik çevik atarak, çıngırağını çıngırdatarak… Fakat, birdenbire göründü düşman : paraydı aradıkları. Birkaçı ayrıldı aralarından, yakalayıp durdurdu para yüklü katırı. Kendini savunurken hayvancağız bir yandan, bir yandan dayak yiyor, inliyor inim inim : “Bu ne iş, diyordu, bu muydu benim nasibim?..

Ben böyle ezilip yok edilirken, işte bizim arkadaş sıyrıldı tehlikeden.” “ Dostum, dedi ona arkadaşı; işi büyük olanın dertten kurtulmaz başı. Şimdi böyle inlemezdin ah, vah, diye, sen de hizmet etseydin bir değirmenciye.”

KURTLA KÖPEK

Köpekler gayet iyi koruduğundan sürüleri, bir kemik bir deri kalmıştı kurdun biri. Bu kurt rastladı yolunu şaşırmış bir köpeğe. Köpek kuvvetli, temiz, güzel, iri. “Saldırıp parçalamalı şunu diri diri” diyordu içinden kurt hazretleri, fakat köpek de hazırdı dövüşmeğe, yani belli değil kime kalır meydan yeri. İşte kurt ona saygıyla yanaştı bundan ötürü.

Hele semizliğini övdü de övdü. “ Benim gibi semiz olmak, dedi köpek, pek kolay bir iştir, güzel beyim, pek. Hemen bırakın ormanları, görmüyor musunuz soyunuzdan olanları : hepsi acından ölecek, hepsi perişan, hepsi sefil, hiçbirinin yarını belli değil, hepsinin hayatı tehlikededir. Siz benimle gelin, bahtınız değişir…” Kurt sordu: “Peki, ne iş yapacağım?” “ Hiçbir şey, canım, eli sopalıları ve dilencileri defetmek, yaranmak ev halkına, efendinin hoşuna gitmek

işte bu kadar, ama bu kadarcık işe karşılık : dile dilediğini; çeşit çeşit yemek, piliçten tut da, güvercin kemiklerine kadar. Sonra, okşanıp sevilmek de var.” Bin bir hayal geçiyordu kurdun içinden, yaşarmıştı gözleri sevincinden, nerdeyse kucaklayacak köpeği. Fakat birdenbire ne görse iyi; köpeğin boynundaki tüyler dökülmüş

— Bu nedir? dedi, — Hiç. — Hiç mi? — Yani ufak iş.
— Ufak iş, ne demek? — Tasmanın yeri olacak, tasma.
Biz tasmayla bağlanırız, malum a…
— Bağlanmak mı? Gezip tozmaz mısınız?
— Eh, her zaman değil. Ne çıkar fakat?
— Ne mi çıkar? Yemeklerinizi başınıza çalınız!..
Benim işime gelmez bu zincirli saltanat!”
Bunu böyle söyledi, koşup gitti kurt.
Hâlâ da koşuyordur, tutabilirsen tut.

Benzer İçerikler

Süper Gazeteciler-5 Son Baskı | Aytül Akal

yakutlu

Dünya Halk Masalları | Ataol Behramoğlu

yakutlu

Tan Yeri II – Fecir | Merve Özcan

yakutlu

Sitemizin işlemesini sağlamak için teknik çerezler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için çerez aydınlatma metnini incelemenizi rica ederiz. Kabul Et Devamı

Privacy & Cookies Policy