Zorbalıkla karşılaştığın zaman, sessiz kalma. Yardım istemekten korkma. Mira ve Yekta, sana bu durumda neler yapabileceğini anlatıyor.
2. BÖLÜM
ZORBALIĞI NASIL TANIRIM?
Sevgili Günlüğüm, Son günlerde, Yekta ve ben, okulda bazı arkadaşlarımız tarafından kötü davranışlara maruz kaldık. Bu durum, onlara hiçbir zararımız dokunmamasına rağmen oldu. Ailem ve öğretmenim, bize ve diğer arkadaşlarımıza yapılan bu kötü davranışların “zorbalık” olduğunu söyledi. Aslında daha önce zorbalık kelimesini duymuştum ama ne anlama geldiğini bilmiyordum. Sonra zorbalığın tam olarak ne demek olduğunu öğrendim.
Zorbalık, bir kişinin diğerini kasıtlı ve sürekli olarak rahatsız etmesi, zarar vermeye çalışması, incitmesi ya da korkutması demektir. Bu gerçeği öğrendiğimde anladım ki, bazen biz de zorbalığa uğruyoruz ve ne yazık ki bazen zorbalık yapıyoruz.
Sevgili Günlüğüm, Yaşadıklarımı seninle paylaşırken hayal kurmayı çok seviyorum. Kendimi renkli ve huzurlu ortamlarda hayal etmek, paylaşmamı kolaylaştırıyor. Bu sefer, kendimi kötü hissettiren olayları yazarken bir adada olduğumu hayal edeceğim. Elbette Yekta ve arkadaşlarım da benimle olacak.
Bu adada, bize zorbalık yapan çocuklarla mücadele etmeye karar verdik. İnanıyorum ki bu mücadelenin sonucunda kazanan biz olacağız. Bu adada en çok zorluk çıkaran yer Ada Okulu oldu. Adaya ilk geldiğimizde her şey harikaydı; güneş, kum ve deniz… Her çocuğun yaşamak için can attığı bir yer. Başımıza geleceklerden habersiz okulumuza keyifle devam ediyorduk. Burada sevdiğimiz arkadaşlarımız ve öğretmenlerimiz vardı. Tam da mutlu hissettiğimiz ve eğlendiğimiz güneşli bir günde okul bahçesinde futbol oynayan Yekta ve arkadaşlarını izliyorduk. Rakip takımdan biri Yekta’ya seslendi. – Hey, sen! Kız gibi futbol oynamayı nereden öğrendin?
Birincisi, kızlar gayet iyi futbol oynayabilir. ‘Kız gibi oynamak’ deyişini aşağılama olarak kullanması çok yanlıştı. İkincisi, okul bahçesindeki futbol maçı eğlenmek içindir ve kimsenin alay etme hakkı yoktur. Ona karşı çıkmamak ve bağırmamak için kendimi zor tuttum. Hem kardeşime kaba davrandı hem de maçı izleyen bizleri ve diğer çocukları rahatsız etti. Hepimiz, bir gün bize de böyle davranılabileceğini düşünmüştük. Alay konusu olabileceğimizi hayal etmek bile korkutucuydu. İşte o anda kafamda şimşekler çaktı. Hemen bir ekip kurmalıydık ve yaşanan zorbalıklarla mücadele etmeliydik. Fark ettim ki zorbalar, genellikle tek bir kişiye zorbalık yaparlar ama bir gruba zorbalık yapmaya pek cesaret edemezler. Tabii ki bazen ekipleri de ele geçirmeye çalışırlar. Ama unutma, birlikten kuvvet doğar! Bu fikrimi, Yekta ve zorbalığa karşı çıkan diğer arkadaşlarımla paylaştım. Kısa sürede grubumuz kurulmuştu. Grubumuza bir isim bile bulmuştuk: “Zorbasavar” Evet, Zorbasavar olarak iş başındayız. Senden de bir ricamız olacak. Zorbalıkla mücadele etmek için kurduğumuz bu kulübe bir amblem yapıp birkaç slogan yazabilir misin? Biz birkaç tane bulduk. Sen de devamını getirirsen çoooook mutlu oluruz.
3. BÖLÜM
GÜN BATIMINDA BİR SIĞINAK
Sevgili Günlüğüm, Zorbasavar olarak ilk toplantımızı adanın en kuzeyinde bulunan ağaç evde yaptık. Bu ağaç evi arkadaşlarımla beraber tasarladık, büyüklerimizden de yardım aldık elbette. Duvarlarını içimizden geldiği gibi boyadık. Her aşamasından çok keyif aldık. Halat merdiveni yapmadan önce o halatla ip çekme yarışı yaptık. Çok keyifliydi! Bu ağaç ev, adadaki favori mekânımız oldu. Sadece toplantılarımız için değil; dinlenmek için, kitap okumak için, ders çalışmak ya da resim yapmak için de burayı kullanıyorduk. Gün batımında, her yer öyle güzel bir renge bürünüyor ki! Burayı çok seviyorum.
Düzenlediğimiz bu toplantı önemliydi çünkü herkesin söyleyeceği bir şey vardı. Paylaşmak istedikleri dertleri, geliştirmek istedikleri fikirleri vardı. Bu yüzden toplantı boyunca sürekli not aldım, başımı kaldırmaya bile fırsat bulamadım. Meyra, bir okul arkadaşının ona “bebek” dediğini anlattı. Nehir, kumsalda kova ve küreğinin bir çocuk tarafından denize atıldığını söyledi. Kemal, kilosu nedeniyle oyunlara alınmadığını anlattı. Epilepsi hastası bir arkadaşımız, hastalığı yüzünden bazen dalgınlaşıyor ve istemsiz hareketler yapıyor. Kontrol edemediği bu durum için ilaç kullanıyor, ancak bazı arkadaşlarımız hâlâ onunla dalga geçiyor. Bana, bu yüzden çok yalnız hissettiğini anlattı. Örneklere bakınca anladık ki zorbalığın hedefi herkes olabilir, hatta zorbalar bile. Fark ettik ki normal sanılan ve herkesin maruz kaldığı bazı şeyler aslında zorbalıkmış.
Psikolojik danışmanımız Oya Hanım, zorbalığı önlemek için kurduğumuz kulübü duyduğunda çok sevindi. Kendisiyle istediğimiz zaman konuşabileceğimizi ve yardım alabileceğimizi söyledi. Zorbalığın olmadığı bir dünya için nezaketi ve herkesi olduğu gibi kabul etmeyi kullanabileceğimizi, ve bu kulübün de buna yardımcı olacağını söyledi
İlk toplantı başlığımızı belirledik. Sen de bir sonraki sayfada yazılanlar arasından yaşadıklarını yuvarlak içine alır mısın? Böyle bir durumda neler yaptığını düşünür müsün?
6. BÖLÜM NEZAKET ŞİİRİ
Sevgili Günlüğüm, Bugün, “İyi kalpli çocuklar zorbalık yapar mı?” diye düşündüm. Kardeşim Yekta iyi bir çocuk ama bu sabah annem bizi okula bırakırken, yakın arkadaşı Kemal’i kızdırmaktan büyük zevk alıyordu. OKemal’i sinir eden bir şarkı söylüyor ve sınıflar arası futbol maçında 9-0 yenilmelerine kahkahalarla güldü. Kemal ise bu duruma dayanamıyor ve Yekta’ya dil çıkarıyor. Sonunda olan zavallı anneme oluyor. Sanırım annem de burada zorbalığa maruz kalıyor. Eminim, annem bazen ikisini adadaki eğlenceli maymunların arasına bırakıp kaçmak istiyor. İşin garip tarafı on dakika sonra barışıp aralarında hiçbir şey geçmemiş gibi oyuna kaldıkları yerden devam ediyorlar. Tam bu gibi durumlar için muhteşem bir etkinlik bulduk. Zorbasavar ekibi, şiir okumanın ruha iyi geleceğine inanarak akrostiş yapmaya karar verdi. “Zorba olma, nazik ol!” sloganımızdan yola çıkarak, “nezaket” kelimesinin her harfiyle başlayan bir şiir yazıp farkındalık oluşturmaya karar verdik. Tabii burada senin yardımına ihtiyacımız var dostum. Hadi, kullan sihirli kelimelerini!
…