Pollyanna (Ünlü Çocuk Romanları – 5)

Ünlü Çocuk Romanları
Bu seri dünya klasiği kitaplardan oluşmaktadır. Bu serinin ilk beş kitaplarında;
mecara, kahramanlık, sevgi, dayanışma gibi insan onuruna yakışan olaylar dizgesini anlatılmaktadır.
Bu seride yer alan kitaplar:
* Don Kişot,
* Balina Avcıları,
* Esrarlı Ada,
* Kip Kardeşler
* Pollyanna

***

Bayan Polly

Birleşik Amerika Devletleri’nin doğusunda, Vermont kentinin Baldwinsville kasabasındaki Harrington Konağında, o Haziran sabahı alışılmamış işler oluyordu. Sakin olmakla gururlanan, genellikle telâşlı davranmayan konak sahibesi Bayan Polly Harrington, telâşla mutfağa girdi. İki aydan beri yanında çalışan hizmetçi kız Nancy, bulaşık yıkıyordu. Hanımının aceleyle geldiğini görünce şaşkınlıkla elindeki kabı ve kurulama bezini bırakıverdi. Bayan Polly sert bir sesle:

– Nancy, sabah işini bitirdikten sonra tavan arasındaki merdivenlerin başındaki küçük odayı düzelt, portatif somyayı hazırla. Sandıkları ve kutuları boşaltıp odayı temizle, yerleri sil. Çıkarttığın fazla eşyayı tavan arasının ön kısmına koy! Dedi.

Nancy, her zaman kısa emirler veren, yere bıçak düşse ya da bir kapı çarpsa kaşlarını çatan, hiç gülümsemeyen Bayan Polly’nin bu kadar uzun konuşmasına hayret ederek, titrek bir sesle:

– Peki, efendim, diyebildi.

Bayan Polly devam etti:

– Haberin olsun, on bir yaşındaki yeğenim Bayan Pollyanna Whittier benimle oturmaya geliyor. Tavan arasındaki küçük odayı onun için hazırlatıyorum.

Nancy kendi evlerindeki durumu düşündü. Babası ölünce, hasta annesi ve üç küçük kız kardeşiyle parasız kalmışlardı. Çalışmak zorunda olduğunda, kasabanın en zenginlerinden sayılan Bayan Polly’nin konağında hizmetçiliği ve aşçılığı kabul etmişti. Nancy, bütün parasızlıklarına ve annesinin hastalığına karşın, üç küçük kardeşinin evlerinde yarattığı mutluluk aklına gelerek, heyecanla:

– Buraya küçük bir kız mı gelecek Bayan Harrington? Aman ne kadar güzel bir şey! Deyiverdi.

Bayan Polly soğuk bir tavırla:

– Güzel mi? diye cevap verdi. Bu pek yerinde bir söz değil. Ben gene de görevimi yapacağım. İyi bir kadın olduğumu sanıyorum.

Nancy, utanarak:

– Elbette efendim. Ben sadece buraya küçük bir kızın gelişinin yaşamımızı renklendireceğini düşünmüştüm, dedi.

Bayan Polly aynı soğukluk ve gururla devam etti:

– Evin rahatı için küçük bir kızın varlığı pek de gerekli değil. Evlenme aptallığını gösteren ve bu kalabalık dünyaya bir de gereksiz yere çocuk getiren bir kardeşim oldu diye bu çocuğun bakımını neden üstlendiğimi bilmiyorum ama ben görevlerini bilen bir kadınım. Odanın köşe bucağını iyice temizle Nancy.

Bayan Polly, konuşmasını keserek mutfaktan çıkıp kendi odasına gitti. İki gün önce, uzaktaki bir batı kasabasından gelen mektubu eline aldı. Kaşlarını her zamanki gibi çatarak yeniden okudu. Mektup, şöyleydi:

“Sayın Bayan,
Kasabamızdaki küçük bir kilisenin rahibi  olan John Whittier’in iki hafta önce  öldüğünü ve geride on bir yaşında Pollyanna adındaki kızını bıraktığını size üzülerek bildiririm. Rahip çok az aylık alıyordu ve birkaç kitaptan başka hiçbir şeyi yoktu. Anladığıma göre Rahip Whittier, ölen kız kardeşinizin eşiymiş ve herhâlde aileleriniz pek iyi anlaşamıyormuş. Yine de kız kardeşinizin hatırı için bu çocuğu yanınıza alıp, ona bakabileceğinizi düşünerek bu mektubu yazıyorum. Eğer onu yanınıza alacağınızı hemen bildirirseniz, çok memnun olacağız. Burada, bu günlerde doğuya gidecek bir beyle, eşi var. Küçük kızı beraberlerinde Boston’a kadar götürüp Beldingsville trenine bindirecekler ve size de Pollyanna’nın hangi gün ve trenle geleceğini bildirecekler. Sizden olumlu cevap alma ümidiyle saygılar sunarım.
“Jeremiah O. White”

Bayan Polly mektubu katladı. Bir gün önce cevap vermiş ve kızı yanına alacağını bildirmişti. Ne kadar tatsız olursa olsun, görevlerini yerine getiren bir kadın olduğuna daima inanırdı. Düşünceleri geçmişe, kız kardeşi Jennie’ye yöneldi. Pollyanna’nın annesi Jennie, yirmi yaşında iken, genç bir rahiple evlenmek istemiş ve ailesinin karşı çıkmasına karşın, bu rahiple evlenerek kasabadan çok uzaklara, güneye gitmişti. Oysa ailesi, onunla evlenmek isteyen çok zengin ama yaşlı bir adamı, bu fakir rahibe tercih etmekteydiler. Jennie ile ailenin ayrılığı bu şekilde başlamıştı. Bayan Polly o sıralarda 15 yaşında idi. Aile Jennie ile ilişkilerini kesmişse de, o bir süre mektup yazmaya devam etmiş ve son çocuğuna kız kardeşleri Polly ile Anna’nın isimlerini birleştirerek Pollyanna adını verdiğini de bildirmişti. Ondan önceki bebeklerinin hepsi ölmüşlerdi. Bir süre sonra Jennie’nin öldüğünü kocası kısa bir mektupla haber vermişti. Bu arada, kasabada, bir tepe üzerinde yükselen Harrington Konağı’nda yaşam devam ediyordu. Bayan Polly, pencereden ilerideki vadiye bakarak aradan geçen 25 yılı düşündü. Şimdi 40 yaşında idi ve koca dünyada yapayalnız kalmıştı. Babası, annesi, kız kardeşleri hepsi ölmüşlerdi. Yıllardan beri, konağın ve babasının bıraktığı binlerce liranın tek sahibiydi. Kendi başına yaşamaktan hoşlanıyordu. Sessizliği de çok seviyordu. İyi bir kadın olmaktan, görevlerini bilip onları yerine getirmekten her zaman gurur duymuştu ama şimdi, o garip isimli Pollyanna gelecek ve belki de her şey değişecekti.

İhtiyar Tom ve Nancy

Nancy, tavan arasındaki küçük odayı temizlerken konağın, Bayan Polly’nin ve gelecek küçük kızın, Pollyanna’nın durumunu acı acı düşündü. Bir yandan yerleri siliyor, bir yandan da “Keşke bu kadının ruhunun köşelerini de böyle temizleyebilsem,” diye mırıldanıyordu. “Bu zavallı çocuğu fırın gibi sıcak odaya tıkmak olacak şey mi? Kışın da çok soğuk olur. Koskoca konakta o kadar çok boş oda varken… Gereksiz çocukmuş ha…”

Nancy, o gün öğleden sonra, çok eskiden beri konağın bahçıvanlığını yapan İhtiyar Tom’la bahçede görüşecek bir fırsat buldu. Kendilerini kimsenin dinlemediğine emin olduktan sonra:

– Hey Tom, dedi. Bayan Polly’nin yeğeni olan küçük bir kız buraya, bayan ile beraber oturmaya geliyor.

Yaşlı adamın ağzı açık kaldı. Bir müddet düşündü sonra başını sallayarak:

– Anlıyorum. Bayan Jennie’nin küçük kızı olmalı. Diğerleri evli değillerdi, dedi.

Nancy merakla:

– Bayan Jennie nasıl bir kadındı? diye sordu. Tom heyecanla:

– O cenneten çıkmış bir melekti, dedi. Evlendiğinde 20 yaşındaydı. Buradan çok uzun bir süre önce ayrılmıştı. Duyduğuma göre, çocuklarının biri hariç diğerleri ölmüş. Gelecek olan hayatta kalan kızı olmalı.

Nancy, homurdanarak:

– Kızcağız tavan arasında yatacak. Bayan Polly öyle istedi, dedi.

Yaşlı Tom garip bir gülümseme ile:

– Bayan evde bir çocukla nasıl yaşayacak acaba? dedi ve dikkatle Nancy’e bakarak, sen bayanın aşk macerasını duymadın galiba, diye yavaş sesle ekledi.

– Aşk macerası mi? Bilmiyorum. Böyle bir şeyin olacağına da kimse inanmaz.

– İnan, inan. Hem bunu çok kişi bilir. Hem adam hâlâ bu kasabada oturuyor ama sakın ısrar etme, kim olduğunu söyleyemem. Doğru olmaz bu.

Nancy hayretle üsteledi:

Benzer İçerikler

Kayıp Yakut Taşı | Semra Atasoy

yakutlu

Savrulmuş Çocuklar – Çocuk Şiirleri

yakutlu

Okyanuslar Ötesine Yolculuk | Gülten Dayıoğlu

yakutlu

Sitemizin işlemesini sağlamak için teknik çerezler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için çerez aydınlatma metnini incelemenizi rica ederiz. Kabul Et Devamı

Privacy & Cookies Policy