Yeni neslin gelecek vaat eden yazarlarından…
CENGİZ SEMERCİOĞLU
Aşk, Gürdal Çakır’ın satırlarında siyahi bir asaleti taşıyor. Hem öfkeli hem duygusal.
AYŞE ÖZYILMAZEL
Güçlü bir kalem. Başarılar Gürdal Çakır…
MESUT YAR
Sesiyle zaten tanıyorduk, takdir ediyorduk; şimdi de kalemini konuşturuyor.Gürdal Çakır’ a dikkat…
METİN UCA
Cümlelerinin yolu açık, ruhlara işlemen dileğiyle…
MEVLÜT TEZEL
Yıllar önce bana ilk yazısını okuduğunda bunları insanlarla paylaşmaman edebiyata yapılmış bir bencilliktir, lütfen kitap çıkarma konusunu tekrar düşün demiştim.Yıllar geçti ve sonunda Gürdal Çakır o kararı aldı.Bizi yalnızlığımızla yüzleştirmeyi kabul etti. Bu kitapta onun kalemi bizi hayatımızda hep var olan gerçeklerle buluşturuyor.Aşkın aslında yalnızlık olduğunu bir de Gürdal Çakır’ dan okuyun.Kitap bitince ağzınızdan çıkacak cümle şu olacaktır: ‘Nerelerde kaldın, edebiyat dünyasına hoş geldin Gürdal. SİNAN AKÇIL
***
Yanımda olmasan da hep canımdasın.
Benim Baba’m Rahmi Çakır’a ithafen…
“Kavuşmamıza tekabül eden günün hayali, ayrılığımıza dair yakılan ağıtlar ve seni benden koparışı o güneşin… Daha neler neler acımasızlığa dair… Hepsi yanlış zamanın marşı, yıllar önce renksizce gidiyordu sahibimin naaşı…”
(1994…)
Geçmişimin şahitleri, bugünümün sebebi ve yarınımın umutları; canım ANNEM Neşe Çakır, kanım KARDEŞİM Gürhan Çakır…
Dönüm noktam, yarının ışığı; başta Dr. Sabri Demirdöğen olmak üzere tüm İSTANBUL FM ailesi…
Cümlelerimin yoldaşı, EPSİLON ailesi…
Gün geçtikçe daha sıkı tutunduğum, güldükçe tutuştuğum, koştukça kavuştuğum hayallerimin ortağı HAYAT…
Haddimi aştığımda bile beni bağrına basan, fikirleriyle bu kitaba anlam katan DOSTLARIM…
Ve
Adıma ruhunda yer veren, özümü aklında söz bilen, rengimi rengin kabul eden SEN…
Hep var olun…
Kıymetlisiniz!
Üşürler diye dile getirmeye kıyamadığım kelimelerim var benim; sıcak kalsınlar yeter ki, hep kalbimde saklarım…
***
N’OLUR
Adına bir anlam katmak ya da ardın sıra bırakmak için yüzünü; bir ömür daha heba oluyor uğrunda… Tenha bir sözlükte aradığımda hüznün anlamını, karşıma çıkan kelimelerin gözüne bakakalıyorum derin derin…
Ziyan ettiğim her gün, bir de bakıyorum olmuş dün…
Zaman geçiyor senin anlayacağın…
Tövbelerim yankılanırken duvarlarda, dizlerime serilen saçlarına dert yanıyorum ruhumla… En temizinden, en güzelinden, helalinden bir düş daha çıkarıyorum itinayla dürülmüşlerden. Sen koyuyorum adını…
Önce ilmek ilmek işliyorum, ardından yıldızlarla süslüyorum. Al sana gece, al sana en kırmızısından bir tek hece: Aşk…
Yolunda kurban edilen canlar, kayıpları kurtuluş sananlar ve hep bildiğini yapanlar… Hiçbiri yok! Başbaşayız. Derin bir soluğun hissinde, akıldan geçenlerin gölgesinde, yastayız. Teker teker, korkmadan; adım adım bıkmadan susuyoruz.
Biz; yine umudun şarkısını yazıyoruz.
Aynı sözler, aynı melodi; kimse yalnızlığı hak etmedi.
BİR DAMLA AŞK
Uzun ya da kısa fark etmez… Nihayetin adı ayrılıksa; bir kayıp, ayıp sayılmaz ruhumca… Çünkü mutlaka tutunacak bir şeyler sunar hayat avucuma… Her ne kadar isyanla başlasa da günler, ayları oluştururken kol kola girdiklerinde farkına varırım aydınlığın…
O kadar güçlü ve bir o kadar da suçluyum ki aslında, yetişmeye çalıştığım her vapur sanki bir daha hiç geri gelmeyecekmiş gibi yaşıyorum… Oysa ben de insanım, ben de isyanın sesinden doğmuşum herkes gibi…
Bugünlerde güven tazeleyen tümcelerle birlikte doğan tebessümleri kurutuyorum gönlümün balkonunda… Rüzgâra inat aşkla bakan gözler avutuyor yüreğimi. Sonsuz bir özlemin tercümesi halbuki yalnızlık… Kısacası, istemek yetmiyor bazen…
Kimbilir, bir ömür çalmak lazım belki kaderden, kurtulmak lazım dilsiz sömürüden… Düşlerime küsmüş, geceler- ce üşümüş bu halimi ne yapsam da döndürsem geri? Bilemiyorum…
Anıların kıymetinde har vurup harman savururken yılları, çok acı durup durup sayıklamak adını…
Ey hayati Hüküm sürdüğün bedenimde daha fazla yara açmadan al başını git uzaklara… Bana bir tek aşk bırak…
Nur yüzlü, lüle saçlı, yeşil gözlü; tertemiz bir damla aşk…
Lütfen!…