Zencefilli bisküvi aşkına! Hayal ederek yarışma kazanılır mı?
Pişi ailesinin değmeyin keyfine! Her akşam mutfaklarından harika kokular yükseliyor. Sabah kahvaltısında pankek, akşam yemeğinde vejetaryen lazanya derken, Pişiler ekmeklerini bile evde hazırlamaya merak sarıyor. Her gün bunca yemek işi zor gibi görünse de, hepsi halinden memnun. Çünkü ailenin tüm fertleri çok iyi yemek pişirebiliyor. Baba Pişi hariç! O, yemek yapmayı hiç sevmiyor. Yaptığı ekmekler ise tam bir facia! Ve günlerden bir gün, Baba Pişi, mutfaktaki hünersizliğine ek olarak, bir de pasta yarışmasına katılmaya hevesleniyor. Üstelik iki bin üç yüz odalı bir saray inşa ederek, hem de zencefilli bisküviden! Neyse ki Bilge Köpek Merlin duruma müdahale ediyor da, aileyi hem yüzlerce kişi önünde rezil olmaktan hem de evde yükselen bisküvi yığını altında kalmaktan kurtarıyor…
Doğal yaşam döngüsü, sağlıklı beslenme, bilinçli tüketim gibi güncel konulara dikkat çeken Pişi ailesi, tüm engellemelere ve önyargılara karşın hayal etmenin ve bu uğurda her şeyi göze almanın insan hayatına kattığı manevi gücü gözler önüne seriyor.
Yazar Meg Rosoff’un imzasını taşıyan Bilge Köpek Mutfakta, Tudem’in, okumaya isteksiz ve okuma güçlüğü çeken çocuklar için özel olarak hazırladığı SEN de OKU koleksiyonundaki yerini alıyor!
Kelimelerle mücadele eden çocuklar, Bilge Köpek Merlin’le aileyi bir arada tutan değerler üzerine düşünürken, okuma sevgisi kazanıyor!
Kelimelerle mücadele eden çocuklar, SEN de OKU koleksiyonu ile okuma sevgisi kazanıyor!
Tudem’in, okumaya isteksiz ve okuma güçlüğü çeken çocuklar için özel olarak hazırladığı SEN de OKU koleksiyonu, kitapları eğlenceli kılan bir okuma deneyimi vadediyor.
SEN de OKU koleksiyonu, kitaplara mesafeli duran çocukların rahat okuyabilecekleri metinsel ve fiziksel özelliklere sahip, ilgilerini çekecek güncel konulara ve temalara değinen resimli kitaplardan oluşuyor.
Sade, kolay anlaşılır dili; okuma akışına yardımcı olması için özel olarak tasarlanmış yazı tipi; göz yorgunluğunu azaltıp, metnin rahat algılanmasını sağlayan hafif renklendirilmiş kalın kâğıdı ve rahat okumayı üst düzeye taşıması için harfler, satırlar, paragraflar arası geniş boşluk kullanımıyla fark yaratan SEN de OKU koleksiyonu, okumaya isteksiz ve okuma güçlüğü çeken çocukları kitapların renkli dünyasıyla buluşturuyor.
İlk okuma seviyesinden başlayarak kolaydan zora doğru aşama aşama ilerleyen bir okuma yelpazesi sunan SEN de OKU koleksiyonu, çocuklara okuma zevkini yaşatıp onları yetkin okur olma yolunda cesaretlendiriyor.
İlgi yaşı ve yıldızlarla belirtilen okuma seviyesi bilgileri sayesinde, çocuklarına uygun kitap seçiminde kararsız kalan ebeveynlere kılavuzluk edecek SEN de OKU koleksiyonu, yeni kitaplarla zenginleşmeye ve büyümeye devam edecek!
1
Pişiler Yemek Yapıyor
“Yemekte ne var?” diye sordu Cem. “Pişirme sırası kimde?” diye sordu Arya. Beren mutfaktan başını uzattı. “Sıra bende,” dedi. “Bu akşam menüde vejetaryen lazanya, körpe yeşillik salatası ve çikolatalı karamelli tart var.” “Harika,” dedi Cem. “Leziz,” dedi Arya. Anne Pişi, bir süre önce şöyle düşünmüştü: Ev işlerinden sadece anneler sorumlu olmamalı.
O günden beri, Pişi kardeşler yemek pişirme konusunda üstlerine düşeni yapıyordu. Yemek hazırlamanın o kadar da zor olmadığını öğrenmişlerdi. Lazanya veya çikolatalı kek yapmak için yetişkin ya da deneyimli olmaya gerek yoktu. Fırında tavuk veya meyveli tatlı yapmak için evli ya da çok akıllı olmaya gerek yoktu. Bir tarifi okuyabilmek, malzemeleri ölçebilmek ve talimatları uygulayabilmek yeterliydi. Çok zaman geçmeden, Pişi kardeşler leziz yemekler yapmaya başlamıştı. Pişi ailesi hiç bu kadar güzel yemekler yememişti. Bugün günlerden çarşambaydı, yani yemek yapma sırası Beren’deydi.
“Daha çok işim var,” dedi Beren, Cem ile Arya’ya. “Bırakın işimi yapayım.” Beren, lazanyanın sosu için erimiş tereyağına un ekledi, üzerine yavaşça süt döktü. Yemek yapılırken, sadece Merlin’in mutfağa girme izni vardı. Beren, salata sosu için zeytinyağı, sirke ve tuzu karıştırırken Merlin dikkatle izledi. Kurtarma köpeği Merlin’in, Pişi ailesini sık sık kurtarması gerekiyordu. Kurtarmanın çok da gerekli olmadığı durumlarda ise, yine de yardım etmenin yolunu bulurdu. Beren yemek pişirirken, Merlin yere düşen kırıntıları temizlemeye yardım ederdi.
Merlin, elektrik süpürgesinden çok daha hızlı ve etkiliydi. Bazı şeyler (mesela marul) damak zevkine uymasa da peynir, pasta ya da pastırma parçalarını temizlemekte çok becerikliydi.
Pişi kardeşlerden herhangi biri yemek yaptığında, bu becerileri Merlin’in çok işine yarıyordu. Kardeşler tarifleri seçerken çok yaratıcıydı ama düzen ve temizlik konusunda aynı şeyi söylemek mümkün değildi. Bazı haftalar, Arya’nın sebzeli kuskusu ve Fas usulü muhallebisiyle başlardı. Cem, (altta kalmamak için) salı günü patates püresi, bezelye, fırında tavuk ve karamelli tatlı yapardı. Beren her çarşamba akşamı karmaşık vejetaryen tarifleri denerdi. Anne Pişi ise perşembe akşamı için baharat soslu makarna ve meyve salatası gibi basit yemekleri tercih ederdi. Cuma günü yemek yapma sırası Baba Pişi’nindi.
Ama Baba Pişi o kadar çok söylenirdi ki, tüm aile birer sandviç yapıp yerdi. “Yemek yapmayı sevmiyorum,” derdi Baba Pişi. “Yemeyi seviyorsun ama,” derdi Beren. “O başka,” derdi babası. Beren bunun doğru olduğunu kabul etmek zorundaydı. Yemek yapma işi öyle bir rekabete dönüşmüştü ki, Pişi ailesinin kahvaltıları bile heyecanlıydı. Mısır gevreği yerine kahvaltıda bir yığın pankek, reçel ve hakiki akçaağaç şurubu olabiliyordu. Ya da yabanmersinli ve incirli yulaf lapası. Hatta Beren her hafta kendi ekşi mayalı ekmeğini bile yapmaya başlamıştı.
Çünkü, hazır ekmekten daha lezzetli oluyordu. Gerçekten! Ev yapımı ekşi mayalı ekmeği kızartıp tereyağı ve reçelle bir kez yediğinizde, başka bir şey yemek zordu. Haftalar haftaları kovaladıkça, Pişiler yemek konusunda daha da seçici olmaya başladılar. Her gün güzel, sağlıklı, ev yapımı yemekler yemek büyük sorunlar yaratabiliyordu. Örneğin, artık sıkıcı yemekler ya da abur cubur yemek istemiyordunuz. O yüzden Baba Pişi bir sabah, kahvaltı tabağındaki tostu görünce hayretler içinde kaldı. “Bu ne?” diye sordu. “Tost,” dedi Arya.
“Tost mu? Sen buna tost mu diyorsun? Bu tost falan değil. Ev yapımı mı bu? Tost ekmeği, bir aile üyemizin sevgi dolu elleriyle mi şekillendi? Yoğurulduktan sonra sıcak bir yere koyulup yeteri kadar kabartıldı mı? Kesinlikle hayır.” Baba Pişi ekmeği tehlikeli bir şeymiş gibi kendinden bir kol boyu uzakta tuttu. “Zehir bu.” “Zehir mi?” dedi Cem, kafası karışmıştı. “Ekmek değil bu,” dedi Baba Pişi. “Bu, gerçek ekmeğin tadını umursamayan paragöz fabrikatörlerin üretip sattığı ucuz bir taklit. Sünger yesek daha iyi.” Cem babasına baktı. Sonra tostuna baktı. Sonra yine babasına baktı.
“Tadı Beren’in ekmeği kadar güzel değil tabii,” dedi. “Ama…” “Ne söyleyeceğini biliyorum,” dedi Baba Pişi. “Ama herhangi bir ekmek, hiç ekmeğimiz olmamasından iyi değildir. Bu sözde ‘ekmek’ kimyasallarla ve şekerle dolu. Gerçek bir ekmek yapmak için gereken sürenin binde birinde yapılmış ve sonra okyanusları mahvedecek bir plastik pakete koyulmuş.” Baba Pişi bakışlarını en küçük çocuğuna çevirdi ve suçlayıcı bir tavırla ona doğru parmak salladı. “Sen!” dedi Beren’e. “Okyanusların kirlenmesinden Beren mi sorumlu?” diye sordu Cem.
…