Solgun Karanfil

Solgun Karanfil Özeti

Yıl: 1941
Yer: Yugoslavya
Aferdita ve Fikret
Savaşa yenik düşen bir aşk…

On altı yaşına henüz girmiş olan Aferdita’nın kalbi ikiye ayrılmıştır. Bir tarafı okulunu bitirip öğretmen olmak için çarparken, diğer tarafı ağabeyinin arkadaşı Fikret için çarpmaktadır.

Müslüman bir Arnavut aileye sahip olan Aferdita kalbinde bunlara yer açsa da, annesinin ondan isteği bambaşkadır. Okulu bırakmasını ve her Müslüman Arnavut kızının yapması gerektiği gibi peçe takıp kapanmasını istemektedir. Aferdita, bu isteklere elinden geldiğince karşı çıkıp, gözyaşlarına boğulsa da sonunda annesinin dediğini yapmak zorunda kalır. Genç kızın hayatında keskin kararların verildiği bu dönemde, ülkesi için de keskin kararlar alınır. Hitler önderliğindeki Naziler vatanını işgal etmek için yola çıkmıştır.

Tüm bu sıkıntıların arasında, huzur bulabildiği tek yer Fikret’lerin evinin bahçesindeki büyük söğüt ağacının altıdır. Bir gün biraz olsun nefes alabilmek için gittiği ağacın altında Fikret yanına gelir. Aferdita’nın yıllarca içinde yaşadığı duygular o anda Fikret tarafından karşılık bulur. Tıbbiyeli olan Fikret, Aferdita’ya ihtiyacı olan gücü verir. Ona, okuluna devam etmesini, peçe takmamasını, öğretmen olmak için her şey ile savaşmasını söyler. Günün birinde de evleneceklerini ve tıpkı ağacın dallarındaki kumrular gibi bir yuvaları olacağını anlatır.

Aferdita evin en küçüğüdür. İki ağabeyi ve bir ablası vardır. En büyük ağabeyi karakolda görevlidir, ablası ise çoktan evlenip yuvasını kurmuştur. Fikret’te ağabeylerinin arkadaşıdır. Annesinin diretmelerine daha fazla dayanamayan Aferdita okuldan ayrılmak zorunda kalıp, peçeye girmiştir ve tüm vaktini evde geçirmektedir.

Gittikçe yayılan haberlerle birlikte, tüm köyün huzuru kaçmaya başlamıştır. Yıllarca her milletten, her dinden insanlarla beraber yaşadıkları köylerinde birlik kalmamıştır. Nazi askerleri bütün evleri basıp etrafta Yahudi avına çıkmaktadır. Başa geçen Hitler yanlısı polis şefi ise Yahudi, Müslüman ayırt etmeksizin herkese işkence yapmaktadır. Her gece gökyüzünden yağan bombalar sonucunda Fikret’in okulu da yıkılmıştır.

Yaşlıların mecburiyetten boyun eğmeleri, yıllarca beraber yaşadıkları Yahudi komşularını evlerinde saklamaları da çözüm olmamıştır. Yapılan soykırımda çoğu zaman Müslüman Arnavutlar’da esir kamplarına gönderilmiştir.

Vatansever olarak yetişen Arnavut gençler bu zulme sessiz kalmamak için birlik olup partizan kuvvetler olarak dağa çıkıp eğitim almaya başlarlar. Artık bir okulu olmayan Fikret’te bir gün Aferdita ile mutlu bir vatanda yuva kurmak umudu ile partizanlara katılır. Giderken hem yakın arkadaşı olan, hem de Aferdita’nın ağabeyi olan Arben’i de yanında götürür.

Azıcık cephaneleri olan partizanlar eğitim amacı ile bombayla değil, taşla talim yaparlar. Karda, kışta soğukta yatarlar. Çoğu zaman içecek sıcak bir tas çorba bulamazlar. Fakat zamanı gelince öyle bir birlik olurlar ki, Naziler’e silah ve gıda taşıyan trenleri bile patlatırlar. Zamanla köydeki durum da değişmeye başlar. Çocuk yaştaki Hırvatlar, Müslümanlar bile para karşılığı Yahudi komşularının saklandıkları yerleri ispiyonlamaya başlarlar.

Her şeye rağmen cehalet içinde yaşamak istemeyen Arnavut halkı çocuklarını sağlam kalan okullara göndermeye çalışır. İşte öyle bir zamanda Aferdita’nın öğretmeni, evlerine gelerek genç kızın ailesi ile konuşur. Onlardan Aferdita’nın öğretmenlik yapmalarına izin vermelerini ister. Uzun uğraşlar sonucu Aferdita yakın bir köydeki okulda öğretmenlik yapmaya başlar. Mutlu giden öğretmenliği, küçücük yaştaki yüz öğrencisinin, sırf ibret olsun diye gözlerinin önünde kurşuna dizilmesi sonucu büyük bir gönül yıkımına uğrar.

Sadece dinleri farklı diye, insanlara yapılan bu soykırım esir kamplarındaki kadın ve çocukların arabalara bindirilip egzoz gazında boğulmalarına kadar uzayıp gider. Yıkım arttıkça, partizanlarda güçlerini arttırmaya başlar. Aradan geçen uzun yıllarda Aferdita ne ağabeyini, ne de sevdiği adamı bir an olsun aklından çıkarmaz.

1944 Ekim ayında Aferdita okulunun bahçesinde ülkesi için en mutlu haberi alır. Sovyetler ve partizanların başarıları sayesinde savaş sona ermiş, ülkeleri yeniden özgürlüğüne kavuşmuştur. Haberi alır almaz meydana koşarak, gelen partizanlar arasında sevdiklerini aramaya başlar. Sonunda ağabeyi Arben’i bulmayı başarır. Sevdiği adam Fikret ise bir daha asla geri dönmeyecektir.

Solgun Karanfil romanı gerçek bir hikâyeden esinlenerek kaleme alınmış. Öncelikle her kitap büyük bir emektir ve bundan dolayı teşekkürler. Anlatılmak için güzel bir konu seçilmişse de ne yazık ki ben o duyguyu satırlarda yakalayamadım. Bazen aynı cümlelere sık aralıklarla yer verilmiş, bazen anlatımda kişilerin karakterleri geride kalmış. Olay Aferdita ve Fikret etrafında geçiyormuş gibi görünse de, genele bakıldığında diğer karakterler daha ön planda.

Gaz verilen araçlar, işkenceler, ölümler biraz daha duygu verilerek yazılabilirdi. En azından bana geçmediğini söyleyebilirim. Çünkü karakterlerin de ölümler karşısında büyük yıkımlara uğradığını hissedemedim.

Yazan: Betül PALACI

Solgun Karanfil Konusu

Çok satan romanlara imza atan Sinan Akyüz Solgun Karanfil ile yine okurlara hüzünlü anlar yaşatacak.

Daha önce yazdığı Piruze ve İncir Kuşları gibi kitaplar ile okurlara aşkı ve savaşın hüznünü yansıtan ünlü isim Solgun Karanfil romanında da yine savaşın acı yüzünü ve bu savaşta yeşeren hüzünlü bir aşkı ele alıyor.

Benzer İçerikler

Sofist – Platon

yakutlu

Durmadan Leyla | Aslı Tohumcu

yakutlu

Araf

yakutlu

Sitemizin işlemesini sağlamak için teknik çerezler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için çerez aydınlatma metnini incelemenizi rica ederiz. Kabul Et Devamı

Privacy & Cookies Policy