Yaşam Merdiveni “Soru ve sorunlara kilit taşı düşünceler” adlı, ilk toplum ve düşünce serisi kitabımızla yola çıktık, Yaşam Donanımları “kilit taşı düşünceler” ile yürümekteyiz.
İki kitaptaki anlatımlar birbirinden bağımsız olsa da tamamlayıcı nitelikte. Anlaşılması, değerlendirilmesi, günlük yaşamdaki yerini kolay bulması için, tüm söz ve makaleleri kısa tutmaya çalıştım. Her anlatım bir tohum, bir maya, bir katalizör madde gibidir. Okur, buradan aldığı enerji ve ifade mirası ile arzu ederse sayfalarca makale yazabilir, düşüncesini geliştirebilir.
Bilimden, sanattan, edebiyattan; insanlık adına da beklenen bu değil mi zaten?
Bu niyet, gözlem ve odaklanma ile, okuduğum yüzlerce eserden beslendim ben. Ve o eserleri, insanlığa bırakılan, emanet edilen değerli bir miras olarak kabul ettim.
Günümüz sorunlarına, sosyal yangınlarına, “benim de çözüm olarak nasıl bir katkım olabilir” duyarlılığıyla hareket etmeye çalıştım. En belirgin ve öncelikli amacım; kitaplarda uzun ve karmaşık bir dille anlatılan konuları; tek yudumluk, tek lokmalık, tadımlık düşüncelerle, anlam sofranıza sunmaktır.
Her zorlu yol, problem, olumsuzluk ve arızadan, çözüm adına deneyimler, metotlar geliştirdim. Bu anlatımlar, zaman zaman bir söz, bir makale, bir anı veya hece şiiri olarak ifade sanatlarıma yansıdı. Kitap çalışmam çok geniş bir okur profiline hitap etmektedir. Her anlatım herkesin, aynı oranda ilgisini çekmeyebilir. Veya zamanın başka bir diliminde ilgisini çekecektir.
Kitaptaki öncelikli amacım; okurlara kitap okumayı sevdirmek, yöntemli, düzenli, metotlu çalışmayı özendirmek, bilimsel bir bakış açısı geliştirmek, doğaya, insana ve tüm canlılara saygılı olmak, üzerinde yaşadığımız vatana ve onun asıl sahibi insanlarına faydalı, kalıcı eserler bırakmayı özendirmek hem teknik hem de sosyal yönden deneyim sahibi olmayı sağlamak, dikkatli, duyarlı, bilgili, paylaşımcı bireyler yetişmesine destek olmak.
Bu alandaki çalışmalarım devam edecektir. Kitabın sonundaki önerdiğim kaynakların da okunması toplum olarak daha hızlı mesafe almamıza katkı sağlayacaktır.
“Yalanlamak ve reddetmek için okuma! İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku!.. Francis Bacon” Sözü her şeyi özetliyor ve yol haritamızı gösteriyor aslında.
Demek ki, her durumda okumaya ihtiyacımız var. Madem ki, “yaşam donanımları” olarak yol almaya devam ediyoruz, kitaplardan daha öncelikli donanım mı olur?
Kitabımızın 5. Bölümünde ayrıca kitap inceleme yazıları bulacaksınız. Farklı alanlarda ve sizler için de önceliği olabileceğini düşündüğümüz kitaplara inceleme yazısı hazırladım. Okuduğunuzda hem kitaba karşı bir istek duyacaksınız ve içeriği daha iyi anlamanızı sağlayacaktır. Başka bir ifadeyle de, bir tür kitap seçme ve okumayı özendirme rehberi hazırladım.
Yaşama anlam ve değer katabilecek yazılı çalışmalarım devam edecek.
***
İÇİNDEKİLER
1.Uyumlu/mutlu/ birlikte Yaşam ……….11
2.İnovatif/ düzenli Yaşam……..153
3. Verimli / Güvenli/Organize Yaşam…….179
4. Sağlıklı Yaşam………229
5. Bilim Sanat Kültürel Yaşam (Kitap İnceleme Yazıları)……247
6. Yararlanılan ve önerilen kaynaklar……383
***
1.BÖLÜM
Uyumlu/mutlu/ birlikte Yaşam
Sözün yükü ve yükselişi
Kanla yazılmamalıydı kaderimiz, geleceğimiz, mürekkep
varken.
Kelimeler, dil, akıl, gönül yetmiyor mu ki; bu kavga niye?
Değişim kaçınılmazdı da gül, kan ile sulanmamalıydı evrende.
Kelimeler bir hedefe kilitlenecekse eğer;
Ölümü, yıkımı değil, yeni ve yerinde düşüncelerin marş motorunu ateşlemeliydi.
Buydu insan olarak beklentimiz ve hayat suyumuz.
Dirliğimiz, dirilişimiz sözle başlamıştı gönülden gönüle.
Gözyaşı sevinçten akmalıydı, ter ise ekmeğimiz için.
Sevmeye müptela olanın, azığı kin olabilir mi ki?
Yedirerek besler kendini, gönül kahramanları.
Ve görünmekten, gösterişten uzak.
İmalatın ne ise, mirasın da o olur.
Bana özel yazıldığına inandığım, nice duygu ve kelime ambarı misal eserle tanıştım.
Miras kabul ettim ve okumayı görev bildim.
Anlayabildiklerimi, yaşamak, yaşatmak, anlatmak ve yeni düşünceleri tutuşturmayı vicdani bir sorumluluk kabul ettim.
Sözün güzelliği, yüklendiği misyon ve büyüsü de burada gizli aslında.
Makyajsız, abartısız, söz cambazlığına özenmeyen anlatımlar, esir alır duygularımı.
Gönüllü bir esaret bu, huzur veren.
Sözüyle tanınır, sözüyle anılır can.
Gerçek ve yerinde söz, komisyoncu ve aracıya ihtiyaç duymaz.
Gönülde pişer, beyinde şekillenir, dil ile servis edilir.
Fısıltı, sessiz, gür veya çığlık şeklinde.
Hiç fark etmez, ben onu yürüyüşünden tanırım.
Söz; söyleyene bir sorumluluk yükleyebiliyorsa, güven telkin ediyor aslında.
Bu nedenle, özellikle son sözü itinayla seçmeli.
Ya da sükût etmeli.
Gerçek ve doğruluk nedir?
Mantıklı sorularla, yaşamı sorgulamaktır.
Sevebilmektir samimice ve derinlemesine.
Her şeyde bir şeyi, bir şeyde her şeyi görebilmektir.
Cana can katabilmektir.
Geçmişten güç ve ibret almak, geleceğe koşmak, ânı yaşayabilmektir.
Deveden pireyi kurtarmak, pireyi deveye ezdirmemek ve pireyi deve yapmamaktır.
Gerçek; genlerine, ruhuna, mayasına, kalıbına, yaradılış gayesine uyumlu insan olma arayışıdır.
O bir aynadır, mihenk taşıdır, turnusol kağıdıdır. Tüm yüce duyguların tatmin olduğu kırk kapılı handır, hangisinden girerseniz
girin.
Gerçek; gönlümün türküsü, zihnimin ritmi, umudumun ateşi, yolumun kılavuzu, mutluluğumun havuzudur.
Üretimdir, dayanışmadır, paylaşımdır.
Kültür, bilim, düşünce, sanat, etik, estetik değerleriyle bir medeniyet yolculuğudur.
Tüm evrene, bütüncül bir yaklaşımdır.
Nefes almaktır, nefes vermektir, nefes aldırmaktır. Aldansa da aldatmamaktır.
Aç kalsa da çalmamaktır. Öldürmemektir.
Tüm canlılara saygı, fikir ve inançlara saygı, yola ve yolcuya saygıdır.
Gerçek; dünyanın her türlü kiri, pası, kini, hilesi, yalanı, hurdası karşısında yaşama tutunabilme enerjisidir. Yalan olmayan, yalan bulaşmayandır.
Gerçek ve doğruluk; maddi beklentisiz bir mânâ atmosfesi öngörür, öğretir.
Düşünce ve bilim atmosferinde kanat çırpmak, duygu denizine yelken açmaktır.
Gerçek; mutluluk, huzur, güven, ufuk, barış, can, gelecek, adalet sunabilendir.
Doğruluk, tüm bunların ürünüdür.
Doğruluk ve gerçek; evrenin mayası, hamuru ve tohumudur.
Aşkın gereği, gerçeği, otağı ve eksenidir.
Ama gelin görün ki, gerçeğin gönüllü dostları olduğu gibi, gizli
açık, azılı düşmanları da vardır.
Kısacası kâinatta bir nokta olduğunun kabulü ve noktadan sonsuzluğa uçabilmektir gerçeklik.
Yazı dili ve anlatım tercihleri hakkında
Bazı kelime ve kavramları sıkça vurguladığım dikkatinizi çekmiş
olabilir.
Amaç, önemi ve önceliğine binaen bilinçte yer edinmesidir.
Doğalgaz yokken baltayla odun kırardık. Bazıları bir vuruşta yarılırdı. Budaklı odunlara ise defalarca balta darbesi gerekiyordu.
Bu nedenle bazı anlatımları, çeşitlemelerle yazıya yaymanın faydalı olduğuna inanıyorum. Bu bir anlatım tercihidir.
Hem her gün aynı ekmek, aynı çay, sigara, gazoz içilmiyor mu?
Aynı inanç ritüelleri tekrarlanmıyor mu?
Makine başında aynı iş yapılmıyor mu?
Kaldı ki, anlatımlarım birebir nakarat değil, farklı vurgulu cümlelerle pekiştirmedir.
Felsefe; düşüncenin aroması, zekânın bileme taşıdır.
Gerçeğe doğruya giden yollar
Ben parmağımla gökyüzünü işaret ediyor, dikkat çekmek istiyorum. Fakat bazıları gökyüzüne değil parmağıma bakmayı
tercih ediyorlar. “Tırnağın uzamış, parmağın niye ince” gibi niyetimden, amacımdan, eylemimden uzak sorular
yöneltebiliyorlar.
Oysa ki, yollar, araçlar, yöntem ve metotlar çeşitlilik gösterebilir. Bu durumda tercihler ve bakış açısı, bilinç örgüsü,
öngörüsü devreye girer.
Tercih ve yöntemlere takılmadan, sonuca odaklanmak gerekirdi. Önemli olan: doğru, güzel, hakikat, gerçek, sağduyulu
eylemler dizisidir.
Böyle düşünülmediği için değil midir bu boş amaçlı bakışlar, kör döğüşü ve tedirgin yaşam.
Kimin neyle ulaştığı, gösterdiği, sunduğu çok önemli mi?
Böylesi durumlar bütünlüğü dağıtır, araya mesafe koyar.
İnsanlığın ortak değerleri, hayal mahsulleri müzesine devir edilir ve “kovaladıkça kaçan, ateş böceği” veya mitolojik kahraman durumuna düşerler.
Dilinle kaybettiğini, dişinle geri alamazsın.
Gönüllere, beklentilere, ideallere ve yarınlara umut, huzur ve güven aşılamanın yolu, dili iyi kullanmaktan geçer. Felsefe, mantık ve edebiyat; hâlin ve dilin giriş kapısıdır.
İnsan düşünen, anlayan, seven, sorgulayan bir varlıktır.
Düşünemeyen ve düşünmek istemeyenler bunu bilemezler.
Ters Akıntı
Denizde yüzenlerin korkulu rüyası, bir de ters akıntı (rip) tehlikesi vardır.
Yani siz sahile, kıyıya doğru yüzersiniz de dipten görülmeyen bir dalga, sizi ters yöne sürükler, kurtulmak için kıyıya paralel yüzmek gerekir. Zaten bu tür tehlike olan sahillerde uyarı levhaları
vardır.
Toplumsal yolculuk, hareket, eylem ve birliktelikler de bu türde yanılmalar barındırabilmektedir.
Siz Ankara’ya giden otobüse bindiğinizi zannedersiniz de farklı bir şehire varırsınız.
Tabelayı yanlış gördüyseniz bu sizin yanılgınızdır. Fakat işletmeci de tabelayı değiştirmemiş olabilir. Daha fazla kazanç hırsıyla kasıt da olabilir.
İyi niyet ve beklentilerle, birlikte olduğunuz, gönül verdiğiniz bir oluşum, görünmeyen ya da gizlenen bir dip dalga ile geminizi başka bir limana sürükleyebilir.
Bazen de şirketlerin yaptığı yanlış hesaplar, borç alacak dengesi, döviz hesabı, üretim planı, görülmeyen öngörülmeyen bir ters akıntıyla şirketleri iflas sahiline sürükleyebilir.
Aynı riskler ülke bazında da geçerlidir.
Bir iç/dış politika belirlersiniz, bir hedefe yönelirsiniz, oysa ki hedeflediğiniz tarlayı sizden önce birileri sürmüştür. Yani keşif ve hamlede gecikilmiştir. Daha az yanılgıya düşmek için; bilimsel öngörü, sağduyulu bir gözlem, sevgi dolu bir yürek, evrensel bakış
açısı, yaşanmış deneyimler ve toplumsal bir vicdan rehberimiz, kılavuzumuz olmalıdır. Fotoğrafın tamamını görmeden yorumlamak, bireyleri yanıltabiliyor.