Bugün dahi, dalgalarıyla, bütün Akdeniz kıyıları, şanlı şehit ve gazilerin yiğitliklerini sahilden sahile fısıltılarla anlatır…
Genç yaşta levent olan ve Akdeniz′de Haçlıların korkulu rüyası hâline gelen Turgut Reis… Avrupa, büyük telâş ve korku içinde… Preveze ve Cerbe Deniz Muharebelerinin muzaffer amirali, Trablusgarp fatihi Turgut Reis bütün düşmanları titretiyor…Malta, Cenova, İspanya ve Venedik′te tehlike çanları çalıyor: Dragut geliyor! Haçlıların gururu, o müthiş Amiral Andrea Doria acınacak hâlde… Zafer Rüzgârları’nda, Turgut Reisin hayatını, Akdeniz’deki şanlı mücadelesinive Osmanlı leventlerinin maceralarını Ahmet Yılmaz Boyunağa’nın usta kaleminden okuyacaksınız.
Birinci Bölüm
Genç Leventler
Birinci Bölüm Genç Leventler Kadırga’, uzaklaşan sahili top atışlarıyla son defa selâmladı. Sahildeki kalabalık iyice küçüldü küçüldü ve sonra belirsiz oldu. Filiz Ahmet, hiç ses çıkarmadan Muğla sahillerini süzen Turgut Reis’e: Reis, Allah hepimizi tekrar ailemize, akrabamıza kavuştursun. Gazamız mübarek olsun, dedi. Derin bir nefes alan Turgut Reis, dalgınlığından sıyrıldı. Gözlerini artık görünmeyen sahilden, ileriye engin denize çevirdi: Sağ olasın Filiz, cevabını verdi. Allah hepimizin yardımcısı olsun. Gazamız mübarek olsun. Sonra yanlarında duran ve artık ihtiyarlamış bulunan geminin donatımıyla uğraşan ağaya döndü: Bütün eksiklerimiz giderildi değil mi Ağa, diye sordu. Belki yakınlarından uzaklaşmanın etkisiyle gözleri yaşarmış olan Ağa: Evet Reis, cevabını verdi. Bütün eksiklerimiz tamamlandı. Karşımıza çıkacak düşmanın vay geldi başına! Yeni aldığımız leventler2 de aslan gibi Anadolu çocukları…
Hepsi de gaza için can atıyorlar; şu Andrea Doria ile bir karşılaşabilsek diyorlar. Preveze’de kaçmasından dolayı şöyle ağız tadıyla cenk edemedik. Bir daha karşılaşsak da… İnşallah o da olur. Yalnız Filiz Reis, onları çok iyi yetiştirmek lâzım. Bizlerden sonra Akdeniz’i onlar teslim alacaklar; sahillerimizi ve kardeşlerimizi Sen-Jan şövalyelerine, Venediklilere, Portekiz ve İspanyollara karşı onlar koruyacaklar. Filiz Ahmet: Tabii Reis, dedi. O bakımdan hiç merak etmeyin. Milletimizin ve diğer İslâm ülkelerinin güvencesi onlar. Bu bakımdan onları çok iyi yetiştirmek yoluna gideceğiz. Zaten hepsi tam bir denizci. Turgut Reis başını salladı, cevap vermedi. Hepsi de, ufukta denizde batmakta olan güneşe bakıyorlardı. Güneşe doğru uzanan deniz sanki tutuşmuş; kıpkızıl bir halde uzanıyordu.
Bir leventin gelişi, onları düşüncelerinden uzaklaştırdı. Levent, saygılı bir şekilde Turgut Reis’e: Reis, dedi. Ambarda yüklerin arasında üç çocuk yakaladık. Turgut Reis’in kaşları çatıldı. Çocuk mu? Nasıl olur? Bizden habersiz nasıl girerler? Tez getirin! Az sonra başka bir leventin önüne kattığı üç çocuk görüldü. İkisi büyükçe, bir tanesi de onlardan küçüktü. Çocuklar, Turgut Reis’in, Filiz Ahmet’in ve İmam Efendi ile ağanın karşısına gelince onları saygı ile selâmladılar. Sonra da saygı ile ellerini kavuşturup beklediler. Onları süzen Turgut Reis, sert bir sesle: Bre bu ne demek? Kadırgamda işiniz ne, diye gürledi. Çocuklar yutkundular, yan gözle birbirlerine baktılar. Turgut Reis’in kızgın sesi tekrar duyuldu: Dilinizi mi yuttunuz? Cevap versenize! Ne işiniz var kadırgamda? Çocuklardan biri cevap verdi:
Affet bizi Reis! Dayanamadık. Açık denizlere çıkmak istedik. Bunun için bindik. Turgut Reis’in gözleri açıldı, bıyıkları dikleşti: Bre açık denize çıkmak için mi kadırgama bindiniz? Başka kadırga bulamadınız da benimkini mi seçtiniz? Turgut Reis’in kızdığını gören diğer çocuk söze karıştı: Reisim, arkadaşım meramını ifade edemedi. Turgut Reis dikkatle onun yüzüne baktı. Meramını ifade edemedi mi? Gayet açık! Açık denizlere çıkmak için bindik der ya! Reisim! Açık denizlere çıkmak sözü ile gazaya çıkmak istediğini anlatmak ister; ama heyecanından bunu söyleyemedi. Gazaya mı? Turgut Reis, bu soruyu sorarken yan gözle Filiz Ahmet’e baktı. Duyar mısın Filiz Reis? Bak ne derler! Filiz Ahmet, hafifçe gülümsedi: Duydum Reis! Gazaya çıkmak için bindik di- yorlar. Turgut Reis çocuğa tekrar sordu:
-Peki, karada iken niye Filiz Ahmet Reis’e başvurup, kadırgaya binmek istediğinizi söylemediniz. İzin vermezlerdi ki Reis! Çocuksunuz derlerdi; almazlardı bizi. Bre izin verilmeyeceğini bilirsiniz de niye kadırgama gizlice binersiniz? Çocuk dikleşir gibi oldu: Biz gazaya çıkmak isteriz Reis! Benim ve Hamza’nın babası deniz cenginde şehit oldu. Onların öcünü almak isteriz. Ya! Kimdi babalarınız? Benim babamın adı Kara Hüseyin’di;
Hamza’nın babası da Güzelce Ahmet diye anılan leventti. Evet, adlarını ve yiğitliklerini duydum. Allah rahmet eylesin? Ya şu küçüğün babası? O benim kardeşimdir Reis! Turgut Reis, kendisine sevgi ve hayranlıkla bakan küçüğe: Adın ne senin, diye sordu. Az önce konuşan çocuk cevap verdi: Reis! O konuşamaz! Neden? Çünkü o dilsizdir Reis! Anamız da öldüğü için onu da yanıma aldım. Ya! Filiz Ahmet küçüğe sevgi ve şefkatle baktı. Turgut Reis, sevgi ve şefkatini çocuklara belli etmiyordu: Ama ne olursa olsun, kadırgama izinsiz ve kaçak binmeniz af edilemez. Önce söyleyin bakalım. Kadırgaya binip gizlenmenize kimler yardımcı oldu. Hamza cevap verdi: Kimse yardımcı olmadı Reis! Yeminle söylerim ki, kimse bize yardım etmedi.
Peki, nasıl bindiniz ve gizlenebildiniz? Öteki çocuk söze karıştı: Gazaya çıkmak aşkı bizi yakıyordu Reis! İstedikten sonra niye binmeyelim. Kadırganın hareketinden tam iki gün önce gizlenmiştik ambara. Filiz Ahmet dayanamadı: Öyle ise açsınızdır da! Hayır, Reisim! Ekmeğimizi yanımıza almıştık. Hatta ihtiyaten yarım somun ekmeğimizi de ayırmıştık. Turgut Reis, ağanın ve İmam Efendi’nin yüzüne baktı. Hepsi de gülmemek için kendilerini güç tutuyordu. Bu yetim ve öksüz küçükleri sevmişlerdi. Onların gazaya çıkmak için bu gayretleri onları çok duygulandırmıştı da…
…