Bazı Yollar Yalnız Yürünür – Özgür Bacaksız
Puan Tablosu
|
|
|
|
Arka Kapak Bilgisi
Bazı Yollar Yalnız Yürünür Özeti
Özgür Bacaksız, kısa felsefi yazıları, aforizmaları olan kitabıyla karşımıza çıkmıştır. Kitabın içinde her düşünürden bir söz vardır. Bir taraftan da ilgili yazıyla alakalı çizimler mevcuttur. Sayfa sayısı olarak 144 sayfadır. Kitap tamamıyla kısa yazılardan oluşmaktadır. Biraz bunlardan bahsedelim.
“Kitapsız, çiçeksiz, hayvansız, vicdansız, doğrusuz insandan uzak dur.”
Yukarıda sözde yazdığı gibi bu yazıda idealleri, sevgisi olmayan; bencil insanlardan uzak durulması gerektiğinden bahsetmektedir. Bu yazısında temel olarak uzak durulması gereken insan tiplerinden bahsetmiştir. Çünkü hayatında neye yaklaşırsan, çok iç içe geçersen o kişiye dönüşürsün.
“Ne çirkin insandır, geride bırakmayı zevk edinen!” Özgür Bacaksız.
Bu sayfada ki yazısında ise insanın bu yüzyılda robotlaştığını, otomatik davrandığını, eskiden çocukluk zamanlarının erik ağaçlarında ya da sokakta oyunlarla geçtiğinden bahsetmiştir.
Sayfalar ilerledikçe bir tarafta hoş yazılar bir tarafta resimler karşılıyor bizi.
Gözyaşları ve Kahkaha
Nil kıyısında bir Sırtlan ve Timsah karşılaşır. Timsah, Sırtlan’a günlerinin nasıl geçtiğinden bahsetmektedir. Timsah acıdan, üzüntüden ağladığını çevresindekilerin ise onun gözyaşlarına timsah gözyaşları dediğinden bahseder. Sırtlan ise dünya güzelliklerini gördükçe kahkaha attığını söyler. Fakat insanların bu kez de onun gülüşüne sırtlan gülüşü dediğinden bahseder. Bu kısa hikaye ise Halil Cibran’dan alıntılanmış kitapta.
“İnsanlar yalnız değillermiş gibi yapıyorlar, çünkü her zaman yalnızlar.” Thomas Bernhard.
Bu yazıda ise her insanın maskeyle yaşadığına değinir yazar. Kalabalık içinde insanların hep olduğundan farklı; başka biriymiş gibi davranma çabalarında olduğunu düşünmektedir. Yazı insanların hayatının rollerden, tiyatrolardan oluştuğunu söylemektedir.
KARŞILIKLILIK
Öğrencilerden biri hocasına seçkin insanların karşılıklı davranması gerektiğini açıklamasını ister. Konfüçyüs, seçkin insanın üç alanda karşılıklı davranmaktan vazgeçmemesi gerektiğini söyler. İnsanın bir efendisi varsa ona doğru hizmet vermeyip, kendi hizmetçisinden hizmet bekliyorsa karşılıklılık ilkesine uymamaktadır.
İnsan atasına, anasına saygı duymayıp, kendi çocuklarından bekliyorsa karşılıklılık ilkesine uymamaktadır. İnsan ağabeyine saymayıp, kardeşinden bekliyorsa karşılıklılık ilkesine uymamaktadır.
Doğru ile Yalan’ın Seyahati
Doğru ile Yalan ayrı ayrı seyahat ederlerken; bir gün karşılaşırlar. Birlikte dolanmaya kadar verirler. Doğru’nun seyahat nedeni; müşterilerinin borçları,
Yalan’ın ise kafasına göre dolaşıp insanlara umut, hayal, hayal kırıklığı dağıtırmış. Birlikte dolaşırken nereye gideceklerini kararlaştırırlar. Fakat gittikleri her köyden kovulurlar. Bundan sonra Yalan başa geçmiş. Bir köye gelmişler ve bir ev görmüşler. Yaşlı kadınlar, konuşmadan bir eve girip çıkıyorlarmış. Evin oğlu ölmüş; gelenler de başsağlığı diliyorlarmış. Yalan üzüntülü bir ifade ile mezarın başına gitmiş. Anne yanına gelerek neden ağladığını sormuş. O da ona aç olduklarını, aç olmasaydılar oğlunu hayata döndürebileceğini söylemiş. Anne bir güzel Yalan’ın ve Doğru’nun karnını doyurmuş. Mezar tahta ile çevrilmiş. Yalan, içeriden anneye oğlunun gelmek için hazır olduğunu ama ölen Kral’ın onu tuttuğunu söylemiş. Bunun üzerine Kral’ın oğlu olan yeni Kral’a haber gitmiş. Yeni Kral ve Kraliçe gelmesini istemedikleri için, onun dinlenmesi gerektiğini söylemişler. Bunun üzerine anne ağlayarak evine dönmüş. Yola çıkmadan önce Yalan karnını doyurmuş. Fakat Doğru’nun boğazından bir lokma geçmemiş. Doğru anlamış ki Yalan’la gelen Doğru ile gider. Bunun üzerine Yalan ile yollarını ayırmış ve bir daha da karşılaşmamış.
Dostluklar
Öğrenciler, dostluğun ne olduğunu Bilge’ye sorarlar. Bilge bunun üzerine açıklama yapar. Tek dostluk yoktur. Çeşit çeşit dostluk vardır. insan sayısı kadar dostluk çeşidi vardır. Tencere kaynadığı sürece var olan dostluk vardır. Bu dostlukta bir karşılık her zaman vardır. Bazı dostlar ise karşılığı gerek olmayan, uzakta olsa da varlığı hissedilen dosttur. İlişkinin olmadığı birine dost denilebilir. Onlar da şarap gibidir; durdukça kalitesi, zevki artan dosttur. Keyif üstüne dostluk ise sadece kötü günde değil; iyi gününde de yanında olan dosttur.
Öğrenciler, “Dert getirene dost denir mi?” diye sorarlar. Bilge ise denilebileceğini, o tür dostların ise kendisinden haberinin olmadığını söyler. Hatta gelecek olan vezire sormalarını söyler. Öğrenciler vezir geldiğinde ona da sorarlar. Vezir ise şu an bilmediğini ancak azledilirse bilebileceğini söyler.
Bu kitap özlü ve bir o kadar da öğretici sözlerden ve hikayelerden oluşmaktadır. Yazar hem kendi hem de en önemli düşünürlerin sözlerini derlemiş toplamış. Bu yönüyle de diğer aşk üstüne yazılan denemelerden ayrılmış. Oldukça da iyi olmuş. Çünkü okuduğumuz zaman bize düşündüren bir kitap olmuş. Sade, anlaşılır diliyle de herkesin okuyabileceği bir kitap.
Yazan: Nilay Alakuş
Bazı Yollar Yalnız Yürünür Konusu
Bazı Yollar Yalnız Yürünür, konuya ilişkin özlü sözlerle giriş yapılan kısa yazılar ve bu yazılar arasını dolduran resimlerle süslenmiş bir kitap. Hayata dair pek çok konuda kısa fikirler beyan eden yazar, felsefi bir vurguda da bulunuyor. Akıcı ve sade bir anlatımı mevcut.
Felsefe’nin etkin bir şekilde yer aldığı deneme tarzındaki yazılar, insana ve hayata dair söylemlerden oluşuyor. Gerçeklik, mutluluk, sevgi, yalnızlık, bilgi, vazgeçmek ve daha pek çok konuda yazılmış yazılar bilginlerden alıntılanan kısa hikaye ve sözlerle zenginleştirilmiştir. Albert Camus, Einstein, Kafka, Sokrates, Aristoteles, Halil Cibran, George Orwell gibi isimler bunlardan bazıları.
Felsefeyi, “bir şeyin ne olup ne olmadığını gösteren sihirli bir ayna” olarak tanımlayan yazar, düşüncenin de sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için felsefeyi bir çözüm aracı olarak görmektedir.
Bazı şeylerden uzaklaşmak da gerekmektedir. Umudu öldürenlerden, kitapsızlıktan, mutluluk önüne engel olarak duranlardan, nefret besleyenlerden uzaklaşmalıdır insan. “Çünkü neye çok yaklaşırsan, neyi çok biriktirirsen ona dönüşürsün.”
Yalnızlık kötü olarak da anılmaz her zaman. Bazen bir gerekliliktir de.
Ve insan başkalarına yardım etmediği sürece yapayalnızdır.
Ölüm ansızın gelecek olan bir gerçekliktir. Bununla birlikte ölümün tek kötü yanı, insanın henüz kendisini tanıyamadan ona gelmesidir. Bu yüzden insan henüz ölüm kendisine gelmeden tanımalıdır kendini. İnsanın içindekileri dile getirmesi de yüce bir görevdir.
Bir şey kaybedilemeye yakın anlarsa daha çok sevilir ve ona daha çok bağlanılır. “Kaybetmek ise acıdır, sevdiğin şeyi kaybetmek acıdır. “
İnsanın akıntıya karşı kürek çekecek gücü olduğu halde bunu yapmaması zayıflıktan ya da başaramamaktan değildi. Umutsuzluktan da değildi. Vazgeçtiği için yapmıyordu bunu insan. İçinde hiçbir şey yapma isteği duymadan bekliyordu insan.
15 maddeden oluşan bir de yaşam kuralları sıralanır kitapta. Büyük başarılar için insanın risk alması, gerçekleşmeyen bazı şeylerin şansa dönüşebileceği, farkında olmak, kalabalıklardan sıyrılıp kendin olmak, sessizliği erdem olarak görmek, kendini tanımak, bilgiyi ve acıyı paylaşmak, seyahat etmek gibi bazı konuları içermektedir bu maddeler.
Dost, uzakta dahi olsa yakındaki bir arkadaştan daha çok yakın gelendir. Uzakta da olsa aranılandır.
Mutluluk da öyle çok uzakta değildir aslında. Bazen sokaktaki bir kedinin gülümsemesi, bazen oltaya takılan bir balıktır. Bu yüzden kötülüğe aldırmayıp küçük şeylere sığınmalıdır insan. Çünkü umut da tam oradadır.
Dışarıda olanlar da önemsizdir kendini bilen insan için. İnsan önce özüne dönüp içindeki Kokuşmuşluğu görmelidir. Esasında ölümün tek kötü yanı da işte insanın bu kendi kendinin farkına varamadan kendisine ulaşmasıdır.
İnsan illa ki sevecektir günün birinde. Ama sevdiği zaman, sevdiği kişiye yardım etmelidir, ona yanında kalabilmesi için sebepler vermelidir. ” sevgi budur, gidene, dönene, kalana yol ortasında yardım etmek.” Kötü olandan kaçmak da lazımdır. Zalimin yanında olmamak, ama zalime, adaletsizliğe de kayıtsız kalmadan tüm kötülüğü içinde eritmelidir insan. “Tüm küfürleri bilip kullanmamak gibi.”
Platonun bir hikayesinin yer aldığı bölümde Platon, felsefi konuşmaları sevmektedir ve onun için zevkli olan konuşma da budur. İnsan muhabbet ehlinin halkası olması ve boş olan konuşmalardan da uzak durmalıdır. İnsan kendini tanımalıdır da. İçinde olanı bilmeli ve onu duymalıdır.
Tolstoy’un kısa bir hikayesinin yer aldığı bölümde bir balıkla bilgenin hikayesine yer verilir. Balık, karada insanlar gibi yaşamak istemektedir. Bunun içinse bir bedel ödemelidir. O da bir daha asla yüzemeyecek olmasıdır. Balık bunu kabul ederek karada yaşamaya başlar. Fakat çok geçmeden sağanak halinde yağan bir yağmur sonrası boğularak ölür. Tıpkı bunun gibi insan içinde gerçekler, alışkanlıklar her an değişebilir. İnsan da bunun farkında olmalıdır.
İnsanın öğrenebilmesi için de öğrenmeyi istemesi gerekmektedir. Öğrenmeyen, öğrenmeyi istemeyen insan da boştur ve yanlış yoldadır.
Hamide Eken
Bazı Yollar Yalnız Yürünür Yorumları
bazı yollar yanlız yürünür cik güzel bir hikaye benziyor keşke okusam ya çok güzel olur du ya
EN BUYUK OYUNUCU(ARAS BULUT İYNEMLİ) • 12-06-2018 15:16
bazi yollar yalniz yurunur cok guzel bir hikaye herkese tavsiye ederim
Asim sana henüz istek atılmıyor denedim olmuyor • 17-06-2018 12:27
yaşamda anlam kazandıramadığımız düşünsel değerlere farklı ve zekice yaklaşım arayanlar kaçırmayın…
webdemir • 15-07-2018 12:42