Osmanlı Tarihi 8 – Osmanlı Devleti’nin Yıkılış Dönemi | Zehra Aydüz


Tarih derslerinde sıkıntıdan kitap defter kenarlarına çiçek böcek resmi çizenler!

“Kim kiminle nerede ne zaman savaşmış? Kim yenmiş kim yenilmiş? Mutlaka öğreneceğim!” diye kendini param param paralayanlar!

“O olaylar çok eskiden yaşandı bitti. Artık  açmayalım o konuları rica ederim…” diyerek, yan çizenler ve su koyverenler!

Ya da, tarihi ve tarihle ilgili hemen her şeyi, büyük bir iştahla merak edip, bilmek isteyenler!

Nihayet aradığınız kitapları buldunuz!

Çabuk sıkılanlar için neşeli, bıkıp usananlar için keyifli, heyecan arayanlar için maceralı, öğrenmek isteyenler ve durmadan merak edenler için de, bilgi dolu OSMANLI TARİHİ DİZİSİ için kütüphanenizde yer açın!

***

İçindekiler

1. bölüm
Tanzimat Fermanı  

Tanzimat Fermanı’nın İlanı ……………………………………… 13
Mustafa Reşit Paşa ve Batı Hayranlığı ………………………… 19
Londra Boğazlar Sözleşmesi ……………………………………… 21
Hasta Adam ………………………………………………………….. 24
Kırım Savaşı (1853-1856) ……………………………………….. 27
Silistre Müdafaası …………………………………………………… 30
Kırım Savaşı’nın Sonuçları ve Paris Antlaşması ……………. 35
Sultan Abdülmecit’i Yakından Tanıyalım ……………………. 37
Sarayda Kandil Alayı ………………………………………………. 42

2. Bölüm
Sultan Abdülaziz Dönemi  

Sultan Abdülaziz Dönemi
Sultan Abdülaziz’in Tahta Çıkışı ……………………………….. 46
Sultan Abdülaziz’in Avrupa Seyahati …………………………. 48
Yenilikler ve pek hayırlı işler ……………………………………. 51
Medine’den Gönderilen Dilekçe ……………………………….. 52
Dünyanın En Güçlü Devleti …………………………………… 53
Osmanlı Korkusu ………………………………………………….. 54
Genç Osmanlılar ve Sultan Abdülaziz’in
Tahttan İndirilmesi ………………………………………………… 56

3. Bölüm
II. Abdülhamit ve Meşrutiyet Dönemi    

Sultan II. Abdülhamit’in Tahta Çıkışı ve
I. Meşrutiyetin İlanı ……………………………………………… 63
1877-78 Osmanlı Rus Savaşı …………………………………… 66
Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa ………………………… 68
Nene Hatun …………………………………………………………. 76
Ayastefanos Antlaşması …………………………………………… 81
Abdülhamit Döneminde Yapılan Atılımlar ………………… 83
Abdülhamit’in Dünyaya Uzanan Eli …………………………. 86
Hicaz Demiryolu …………………………………………………… 89
Ertuğrul Gemisi ……………………………………………………. 96
Hatıralarla Abdülhamit Han ………………………………….. 100
Millet İşlerine Verilen Önem ………………………………….. 101
“Adı Abdülhamit Olsun!” ……………………………………… 103
Asker Elbisesine Düğme Diken Padişah Kızı ……………. 107
II. Abdülhamit’in Sağlık Konusundaki Atılımları ……… 108

4. Bölüm
II. Meşrutiyet’in İlanı ve
Sultan Reşat Dönemi    

II. Meşrutiyet’in İlanı ……………………………………………. 113
V. Mehmet Reşat’ın Başa Getirilmesi ………………………. 114
Durum Kötüye Gidiyor ………………………………………… 115
Trablusgarp Savaşı ……………………………………………….. 117
I. Balkan Savaşı …………………………………………………… 119
II. Balkan Savaşı ………………………………………………….. 123

5. Bölüm
I. Dünya Savaşı    

I. Dünya Savaşı’nın Başlaması ………………………………… 127
Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girişi ………………………….. 128
Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler …………………… 131
V. Mehmet’in Vefatı …………………………………………….. 134

6. Bölüm
Son Sultan Vahdettin Dönemi    

Son Sultan Vahdettin Dönemi
Sultan Vahdettin’in Başa Geçişi ………………………………. 139
Kurtuluş Savaşı’nın Başlaması ………………………………… 141
Vahdettin’in Ülke Dışına Çıkışı ………………………………. 146
Osmanlı’nın Ardından …………………………………………. 149

Giriş

SEVGİLİ OKUYUCULARIM, sizlerle yüzyıllar öncesine uzandık. Bu yolculuğumuz sırasında mütevazi yörük çadırlarına, görkemli saraylara, ihtişamlı konaklara, güleç yüzlü kervansaraylara, azametli camilere beraberce misafir olduk. Padişahlarımız, komutanlarımız, alim ve sanatkarlarımız bizlere kucak açıp yol gösterdiler. Osman Bey’den fedakarlığı, Orhan Bey’den yardımseverliği, Yıldırım Beyazıt’tan sabır ve tevekkülü, Fatih’ten azimle çalışmayı öğrendik. Yavuz’la uzayıp giden çöllerde yol alırken, Kanuni ile Macaristan düzlüklerinde at koşturup, Barbaros’la Akdeniz’e yelken açtık. Ordularımız zaferler kazandığında İstanbul sokaklarında cümbüşler tertip ettik, kolkola girip halay çektik. Cepheden yürek yakan haberler gelince de sımsıkı sarılıp birbirimize, gözyaşlarımızı kederlerimize şahit gösterdik.

Mimar Sinan, yüzyıllara meydan okuyan eserlerini inşa ederken, omuzlarımızda bir tuğla da biz taşıdık, azıcık dinlenmek için yorgun bedenimizi asırlık bir çınara dayadık. Gümüş tasımızı III. Ahmet’in Topkapı Sarayı’nın girişine yaptırdığı çeşmeden doldururken, dualar etmeyi unutmadık.

Serimizin sonuncu kitabında yine sizlerle birlikte yolculuğumuza devam edeceğiz. Yine beraber gülüp, beraber ağlayacak, tarihin bize fısıldadığı öykülere beraberce kulak kabartacağız. Bu kitabımızda;

Tanzimat ve Islahat Fermanı’nın ilanını,
Washington Anıtı’ndaki Abdülmecit Han’a ait yazıyı,
Avrupa ziyaretine giderken abdest suyunu yanında götüren padişahımızı,
Kendi kuvvetinden 8 kat fazla düşmana karşı zafer kazanan Musa Paşa’nın muhteşem Silistre müdafaasını,
Osman Paşa’nın şanlı Plevne savunmasını,
Eline satırı kaptığı gibi cepheye koşan Nene Hatun’u,
Sarayın bahçesinden geçen tren yolunu,
Almanya’da Mülhaym’a bağlı Karlsruhe Müzesi’nde sergilenen Osmanlı askeri kıyafetlerinin ne anlama geldiğini,
Milletinin evrakına hiçbir zaman abdestsiz imza atmayan padişahı,
Keçe döşetilen, gülsuyuyla yıkanan tren raylarını,
Japonya’ya uzanan dostluk elçisi Ertuğrul Gemisi’ni,
Asker elbisesine düğme diken padişah kızını,
Askerlerine çekirge yedirerek Medine müdafaasına devam eden Fahrettin Paşayı,
I. Dünya Savaşı ile altıyüz yıllık Osmanlı Devleti’nin yıkılışını,
Cenazesine haciz gelen Osmanlı padişahını, ve daha fazlasını beraberce öğreneceğiz. Hadi ne duruyorsunuz, çevirin sayfayı, maceramıza kaldığımız yerden devam edelim…

— Zehra Aydüz

1. bölüm

Tanzimat Fermanı

Tanzimat Fermanı’nın İlanı

KIVIRCIK saçlı kendi küçük, sesi büyük tellal, damarlarındaki bütün kanı ağzında toplamak ister gibi nefeslendi. Kocaman ağzını sonuna kadar açarak var gücüyle bağırdı:

–Hey ahali, duyduk duymadık demeyin!

Patiska perdelerin arkasındaki gölgeler hareketlendi. Bütün İstanbul sessizliğe bürünüp, tellalın söyleyeceklerine kulak kabartıp dinlemeye koyuldu. Acaba duymadık denemeyecek kadar önemli ne olabilirdi?

Tellal söyleyeceklerine heyecan katmak için şevk içinde davulunun tokmağına bir kez daha dokundu:

–Güm be de güm güm! Güm be de güm güm! Padişahımızın fermanıdır. 3 Kasımda Gülhane Bahçesi’nde toplanılacaktır. Hattı hümayun herkesin huzurunda okunacaktır.

Güm be de güm güm! Güm be de güm güm! Tellalın gümbürtüyle geçmesinin ardından pür dikkat dinlemesine rağmen hiç bir şey anlayamayan Sacide Hanımanne’yi müthiş bir merak sardı. Davulun güm gümlerini tek tek saymıştı ama tellalın dediklerinden bir şey anlayamamıştı. Evlatlığı Naciye’ye seslendi:

–Kız Naciye! Duydun mu, tellal ne dedi?

–Duydum duydum hanımanne. Padişahımız ferman etmiş. Bundan böyle bahçelerde gül ile kasımpatı yetiştirilecekmiş. Yetiştirmeyenlere herkesin huzurunda sopa atılacakmış.

–Ha iyi iyi, bizim bahçede zaten çeşit çeşit gül bulunuyor. Söyleriz Arap Kalfa’ya biraz da kasımpatı tohumu getirir, onları da araya sıkıştırıverir, olur biter.

Naciye kız ile Sacide Hanımanne tellalın söylediklerinden hiç bir şey anlamasa da İstanbullu anlaması gerekeni anlamış, padişahın isteği üzerine bütün halk 3 Kasım’da Gülhane Bahçesi’ni doldurmuş, merak içinde hattı hümayunun okunmasını bekliyorlardı.

Gülhane Bahçesi’nde sadece tellalın kuvvetli çağrısına uyarak gelen İstanbul halkı yoktu. Bütün devlet görevlileri, âlimler, memurlar, subaylar, lonca başkanları, Rum ve Ermeni Patrikleri, Hahambaşı, yabancı ülke temsilcileri de bulunuyordu. Hatta Fransa kralının oğlu Prens Join Ville bile davetliler arasındaydı. Davetliler, meydana kurulan büyük çadırda yemeklerini yiyip kendileri için özel ayrılan yere gidip oturmuşlardı.

Kalabalıktan fısır fısır konuşmalar yükseliyor, duyulan merak giderek artıyordu. Padişah Abdülmecit de Gülhane’de bulunan kasra inmiş, töreni buradan izliyordu.

Uygun vakit geldiğinde toplar atılmaya başlandı. Topların gümbürtüsü insanların yürek gümbürtüsüyle karıştı. Acaba şimdi ne olacaktı?

Top atışının ardından Sadrazam Mustafa Reşit Paşa, meraklı bakışlar altında meydanın ortasına kurulan yüksekçe kürsüye ağır ama kendinden emin adımlarla yavaş yavaş ilerledi. Birkaç basamağı telaşsızca çıkarak kürsünün ortasına yerleşti. Padişah tarafından kendisine gönderilen kırmızı keseyi alıp öptü, yavaşça alnına kondurdu. Kesenin içindeki fermanı çıkartıp Tanzimat Fermanı olarak tarihlere geçecek olan metni bütün devlet adamlarının, davetlilerin ve halkın önünde yüksek sesle okumaya başladı:

1-Herkes kanun önünde eşit olacaaaaaak.
2-Vergiler herkesin gelirine göre alınacaaaak.
3-Müslüman ve Hıristiyan bütün halkın ırz, namus can ve mal güvenliği devletin garantisi altında olacaaaaak.
4-Mahkemeler açık olacak, kimse yargılanmadan cezalanmayacak.
5-Askerlik işleri düzene konacak.

Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın gür sesiyle ferman okunmuş, alkışlar, top atışları arasında kutlama yapılmaya başlanmıştı. Ancak halk, bu fermanın içeriğinden hiçbir şey anlamamış şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlardı. Sonunda birisi dayanamadı, yanındakine daha bir sokularak lafı ağzında geveler gibi sordu:

–Ağam ne oldu şimdi? Mustafa Paşa’nın okuduğu kağıtta yazanlar ne anlama geliyor?

Diğeri omzunu silkerek cevapladı:

–Hiiiiç! Bundan sonra gavura gavur demeyecekmişiz.

Ülkemizde anayasallaşma hareketlerinin başlangıcı olarak görülen Tanzimat Fermanı ne yazık ki halk tarafından anlaşılamamış, zaten gariban halka da pek bir faydası olmamış, ancak içimizde yaşayan azınlıkların ekmeklerine yağ sürmüştür.

Tanzimat Fermanı topraklarımızda yaşayan Hıristiyan ve Yahudilere büyük imkânlar sağladı. Azınlıklar ticarette, hukukta, mahkemelerde birçok avantaj elde etti. Kısa zaman içinde ticareti ellerine geçirip, kendilerine sağlanan her türlü kolaylığı tepe tepe kullanarak büyük güç sahibi oldular. Ne yazık ki bu güçleriyle başımıza türlü çoraplar örmekten de geri kalmadılar.

Benzer İçerikler

Kaçak Yolcu | John David Anderson

yakutlu

Teklifinizle İlgilenmiyorum | Başar Başarır

yakutlu

İnterneti Bozan Çocuk | Frank Cottrell-Boyce

yakutlu

Sitemizin işlemesini sağlamak için teknik çerezler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için çerez aydınlatma metnini incelemenizi rica ederiz. Kabul Et Devamı

Privacy & Cookies Policy