Agnes’in Ceketi | Serdar Aydın


Kış bitti, korkulacak bir şey yok artık. Geriye kalan bitişin sonsuzluğu ve kederin kuşatıcılığı… Hangi sözcük ifade edebilir bu anı, söyleyin, söyleyin ya da susun.

Ben Agnes Richter, size söylüyorum…
Artaud, Rilke, Van Gogh, Cezanne, Rodin, Hayyam, Eşref Armağan, Şeyh Galip, İstanbul; hangi sözcüklere inanıyorsunuz?

Dünyayı dünya ile kıyaslayabilirsiniz sadece. Sizin sözcükleriniz ve diliniz bu kıyası yapamıyor; çünkü dünyanın tenine dokunmuyorlar. Susunca dinecek sanıyorsunuz görünenin uğultusu. Oysa hakikatin çığlıkları dinmiyor.

Ben Agnes Richter, size söylüyorum…
Saussere, Chomsky, Lacan, Foucault, Ponty, Platon, Witgenstein, Derrida, Heidegger, İbn Arabi; inancınızdan nasıl emin olabilirsiniz ki?

Neden kuşku duymuyorsunuz sözcüklerinizden?
Dünyanın yanan tenini görmüyor musunuz? Sözcüğün içindeki alevi

HASTA KAYIT FORMU

Öğle yemeğini az önce yemişti.
Koltuğunda oturuyordu.
Pencereden dışarıya baktığında eve doğru yaklaşan karaltılar gördü.
Derken kapı çalındı.
Tedirgindi.

Açmamayı düşündü bir an. Ancak dışarıdakiler ısrarcıydı. Âdeta yumrukluyorlardı kapıyı. Çaresizce yerinden kalktı. Kapıya yöneldi. Kapı kolunu çevirdiği an karşısında siyah giysili, kapının geç açılması nedeniyle öfkelenmiş insanlar gördü. Kaç kişiydiler ayrımsayamadı. Kapıdakiler, karşılarında zayıf, çelimsiz bir kadın görünce şaşırdılar. Bir an sessizlik oldu. Sanki savaşa gidiyormuş, çok önemli bir görevi yerine getiriyormuş duygusuyla yumrukladıkları kapının ardında yalnızca bir kadın vardı. Ne bekliyorlardı ki? Zaten Agnes Richter adındaki kadını arıyorlardı ve karşılarında bir kadın vardı. Ellerinde evraklar olan siyah giysili, sakalı ve bıyığı gotik bezemeleri andıran adam konuşmaya başladı.

Kadına adını sordu. Öğrenince kendisini hastaneye götürmek için geldiklerini vurguladı. Kadın şaşırmıştı. Bu kararı kimin verdiğini sordu. Bu defa şaşırma sırası adamlardaydı. Kararı sorgulamak ne demekti? Elindeki resmî evrakları kadının suratına doğru sallayan adam, herhangi bir yanıt vermedi ve acilen gitmeleri gerektiğini söyledi. Kadın ihtiyaçları için yanında götürmek istediği eşyaları olduğunu belirterek çantasını hazırlamak istediğini belirtti. Elinde evraklar olan adam, bir kaşını yukarı kaldırarak kuşkuyla baktı. Acaba bir kaçış planı mı? Eğer bu kadını elinden kaçırırsa amirlerine karşı rezil olacağını düşündü. Diğer adamları gözlemlemeleri için evin etrafına ve arkasına yönlendirdikten sonra kapı eşiğinde bekleyen kadına döndü ve acele etmesini söyledi. Kadın içeriye girip kapıyı kapatmak istedi. Adam kapının kapatılamayacağını sert bir şekilde vurguladı ve acele etmesi gerektiğini yineledi. Şaşkındı kadın. Ama bu adamlarla mücadele etmesi mümkün değildi. Umarsızca direktiflere uydu, aceleyle çantasını hazırladı. Birkaç parça kişisel eşyasını ve dikiş setini koydu. Kapının önüne çıktığında cadde üzerinde iki aracın olduğunu gördü. Kapıyı kapadı. Elinde evraklar olan adam onu ilk araca yönlendirdi. Geri kalan kişiler de diğer araca bindikten sonra yola çıktılar.

Nereye gittiklerini bilmiyordu kadın.
Bir süre yol aldılar.
Araçlar durup indiğinde bahçeli bir yapının önündeydiler.
Bir de tabela vardı binanın girişinde. Akıl Hastanesi yazıyordu üzerinde.
Agnes irkildi.

Burası tımarhaneydi. Ve kendisi dışındakilerin verdiği, gerekçesini bilmediği bir kararla bu hastaneye kapatılacaktı. Oysa kimseye bir zararı yoktu Agnes’in. Aksine herkesle iyi geçinmeye çalışıyordu. Tek bir fark vardı öteki insanlarla arasında; Agnes’in kendine ait sözcükleri vardı. Kimse anlamıyordu o sözcükleri. Hatta sözcüklerinden bahsettiğinde kahkahalarla gülüyordu insanlar. Ama şimdi bir tımarhaneye kapatılacaktı.

Bir şeyler yapmalıydı. Ancak koluna giren adamlardan kurtulması mümkün değildi. Çaresizce kapıdan geçerek binaya girdiler. Onları beyaz önlüklü görevliler karşıladı. Bir hemşire evrakları imzaladıktan sonra Agnes’e eşlik etti ve merdivenleri tırmanarak üst kata çıktılar. Az sonra doktoruyla görüşecekti.

Koridordaki sandalyeye oturdu. Kendisi dışında bekleyen iki kişi daha vardı. Birisi burnunu karıştırıyor, diğeri sürekli gözlerini açıp kapıyordu.

Başını önüne eğdi. Agnes Richter, Avusturya’da 1890’larda rızası dışında, şizofreni teşhisiyle akıl hastanesine kapatılmış bir terzi. Hastanede üzerine giydirilen cekete sözcükler işliyor ve sözcüklerle nesneler arasında kurduğu ilişkiden güçlü bir ‘imge-obje’ yaratıyor. Bu ceket şimdilerde Heidelberg’de bir müzede nadiren sergileniyor, zamana karşı kadife bir kutuda muhafaza ediliyor.

HASTA KAYIT FORMU

Adı: Agnes
Soyadı: Richter
Doğum tarihi: …
Cinsiyeti: Kadın
Baba adı: …
Anne adı: …
Mesleği: Terzi
Teşhis: Şizofreni
Tedavi: Konservatif
Yatış Tarihi: 03 Nisan

MESEL

Rivayete göre İstanbul’daki tarihi yarımadada sorularına yanıt bulamadan ölenlerin ruhları gezinirmiş. İnsanlar arasında gezinen ruhlar konuşulanlara kulak kabartır, aradıkları yanıtları bulmaya çabalarlarmış. Eğer ki yanıt bulunursa, o ruh huzur içerisinde görünür ve duyulur olanın ötesindeki aleme geçermiş. Özellikle nisan ayında ruhların bu gezinmelerinde bir artış olduğuna da inanılıyormuş. Hatta her sene nisan ayı boyunca, Sarayburnu’ndan Galata’ya doğru bir rüzgar estiği, duyabilen kulaklar için bir takım sözcükler ve tümceler fısıldadığı söylenirmiş. Bu sözcükleri ve tümceleri birçok kez duyanların olduğu, sadece bu deneyimi yaşamak için nisan ayı boyunca bölgenin yoğun ilgiye maruz kaldığı da gözlemlenebilirmiş. En çok duyulan tümce ise şuymuş: Hakikat, bir sözcüktü sadece…

Benzer İçerikler

Ebu Bekir Razi’nin Ahlak Felsefesi

yakutlu

Zeliş – Necati Cumalı

yakutlu

Üç Kadın – Sylvia Plath Online Kitap Oku

yakutlu

Sitemizin işlemesini sağlamak için teknik çerezler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için çerez aydınlatma metnini incelemenizi rica ederiz. Kabul Et Devamı

Privacy & Cookies Policy