Evrenden Torpilim Var İstemek Olmanın Yarısıdır


dharma978-9944-986-81-6_tn

Siz hiç 150 kilo oldunuz mu? Sizin hiç yabancı bir ülkede bavulunuzu kaybettiğiniz, sabahları mısır gevreğine bira döküp hayatta kalırken günlerce tek kelime bile konuşmadığınız, dayak yedikten sonra girdiğiniz komadan bir gözünüzü kaybetmiş olarak çıkıp tekrar parklara döndüğünüz, annenizi kaybettikten sonra hapiste yatarken babanızı kaybettiğiniz oldu mu?

Benim oldu.

Peki ya sonra o yabancı ülkenin dilinde şakır şakır konuşup hatta seslendirme yönetmenliği bile yaptığınız, o ülkedeki filmlerde başrol oynadığınız, 70 kilo verip filinta gibi olduğunuz, yeni ve mutlu bir hayat kurduğunuz, elinizi attığınız her işi altın yumurtlayan tavuğa çevirdiğiniz, her saniyenizi gülümseyerek geçirdiğiniz, hayatta istediğiniz her şeyi elde etmeye başladığınız oldu mu?

Benim oldu.
Nasıl mı?
Gelin anlatayım..

Sonsuz Teşekkürler
Kişisel gelişimime katkıda bulunmuş o kadar çok insan var ki, onların hepsine burada tek tek teşekkür etmem mümkün degi), ama bu kitabın oluşmasında emeği olan herkese gönülden teşekkür etmek istiyorum.
Bu kitapta sizlerle paylaştığını bilgileri bana öğreten ve hayata geçirmeme yardım eden hocalarım Darel Rutherford ve Mİke Dooley,
Yıllar önce. inatla beni Darel ile tanıştırmak isteyen ve altı aylık bir çabanın sonunda bunu beceren, dolayısıyla hayatımın değişmesinde bana ilk adımı attıran Dar ::Nixon,
Hayatıma, sürpriz yumurtadan çıkan hediye gibi giren ve benim için bir anda aile halini alan, Güliz ve Namık Kemal Atalay,
Kendine sevgi, yaptıklarına hayranlık duyduğum; hem tasarımcı hem de işadamı olarak Türkiye’de ve Amerika’da son derece başarılı projelere imza atmış olan; kitabın kapağını tasarlayan ve arkadaşım demekten gurur duyduğum Emrah Yücel,
Bir seansımız sırasında “Bunları, anlattıklarını mutlaka kitap haline getirmelisin” diyen ve beni gaza getiren Gülbin Ege,
Çizimleri ile kitaba ayrı bir lezzet katan ve benîm anlatmak istediklerimi, çizimlerle daha iyi anlatan arkadaşım Kerem Hunal,
Sistemimi ilk geliştirmeye başladığımda, kendisini bir kobay olarak kullanmama izin veren, o yüzden kafasını allak bullak etliğim arkadaşım Zeynep Bilik,
Kitabı yazdıktan sonra oturup saatlerce, satır satır benimle okuyan, kafamı şişiren, canımı sıkan, birçok devrik cümlemi düzelten Şemsettin Terlan,
Öğrendiğim birçok bilginin, “gerçekten ne demek olduklarını” bana deneyi inlettiren, bulmacanın bütün eksik parçalarını yerine koymamda başrolü oynayan ve hayatımı değiştiren… Benim büyle bir kitabı yazabileceğimi ilk tanıştığımız zamandan beri bilen ve destekleyen, yazarken de, kendimi gecenin geç saatlerine kadar bilgisayarın başına kilitlememe hiç ses çıkarmayan… Dostum, oyun arkadaşım, sevgilim, ortağım, hocam, en dikkatli eleştirmenim ve eşim Esra Banguoglu Oğut’a…
Sonsuz teşekkürler. Sizleri çok seviyorum.

Yazar Hakkında
Merhabalar, ben Aykut Oğut ve evet farkındayım genelde kitaplarda bulunan “Yazar Hakkında” kısmı, sanki biri anlatıyormuş gibi yazılır. Ama ben sizinle sohbet ederek yazmayı tercih ettim.
Okumakta olduğunuz kitap ta, hayatımdan alınma birçok örneğe yer verdiğim için, yasam öykümü burada çok kısa anlatıp geçeceğim.
1971 yılında İstanbul’da doğdum. Öz babam, ben daha üç aylıkken öldüğü için, hiç tanışma fırsatım olmadı. Annem ben 14 yaşımda iken dünya tatlısı bir adamla tekrar evlendi ve bir üvey babam oldu. Ben lisedeyken son derece gereksiz bir şekilde Ankara’ya taşındık.
Lise sona gelince, hayalim olan mimarlık ya da elektronik mühendisliği için yeterince dershaneye gitmediğim ortaya çıktı. Beni aptal sanmalarını istemediğim için annemlere gerçeği söyledim. Yani üniversiteye hazırlık kursu paralarını özel bilardo derslerine verdiğimi… O noktada çok iyi bilardo oynuyor olmam, annemin sinirini azaltmadı, ama gerçekten çok iyi oynuyordum.
Sınavı kazanamayacağımı anlayınca, ani bir manevra yapıp konservatuvar tiyatro bölümüne girmek istedim. Bizimkiler, torpille Kıbrıs’taki bir okulda yer ayarlamaya çalışırken, ben tiyatro sınavlarına hazırlanmaya başladım. Çok iddialı girdim ve çok iddialı bir şekilde kazanamadım. Kazanamadığı m in ertesi günü, o zamanın bölüm başkanı olan sayın hocam Cüneyt Gökçer’in kapısını çaldım ve “Benim kadar yetenekli biri neden bu sınavı kazanamadı?” dedim. Kendisi de bana “Çok kilolusun canım ondan,” dedi. Bu arada söylemeyi unuttum, o sıralarda yaklaşık 150 kilo idim. O yaz, tam otuz kilo verdim ve kış vakti gelip de okul açıldığında tekrar Cüneyt hocamın kapısını çaldım “Hocam ben bütün bir yıl boyunca derslerinize girmek istiyorum,” dedim. O anki ifadesini görmeliydiniz. Cüneyt hocamın derslerine misafir öğrenci olarak girmeye başladım. Ardından bütün hocalarla tek tek konuştum ve hepsinin derslerine girmeye başladım. Bir süre sonra, o yıl sınavı kazanmış öğrencilerden daha fazla ders almaya başlamıştım bile. Neyse, zar zor geçen iki yıldan sonra 1990 yılında, Ankara üniversitesi’nin oyunculuk bölümüne kapağı attım.
Okulda öğrencilik yaparken, aynı anda piyasada kendime bir yer edinme çabası içinde seslendirme yapmaktan, dizilerde oynamaktan, okulu ancak yedi yılda bitirebildim. Bugün karşılaştığım oyuncuların büyük bir kısmına “O benim sınıf arkadaşım” dediğim zaman insanlar çok şaşırıyor. Ee kolay mı yedi senede 7 ayrı sınıf mezun ettim.
1995 yılında annemi kaybettim. Diyebilirim ki, annem benim hayattaki en yakın arkadaşımdı. En yakın arkadaşımı, dostumu, annemi aynı anda kaybetmek hiç de kolay olmadı. Annemin ölümünden sonra  o zamanlar adını koyamadığım  garip bir değişim başladı bende. Son derece rahat bir hayatım olmasına rağmen, bir şeyler beni rahatsız etmeye başladı. Bir anda, elimde var olan şeyler artık beni tatmin etmemeye başladı ve ani bir kararla beni bekleyen şeyleri, kariyer, evlilik, daha lüks bîr hayat vs. bırakıp, Amerikaya yerleşmeye karar verdim. Karar verdiğim günden Amerika’ya gitmek üzere uçağa binmem lam 13 ayım] aldı. Size bu yolculuğun hikâyesini bütün detayları ile kitabın içinde anlatacağım.
Şimdilik tek söyleyebileceğim şu: Ağustoslardan bir ağustos, arabamla sokaklarda “Ben Amerika’ya yerleşiyorum’ nidaları atarak dolaşırken, 3 Eylül günü Horida eyaletinin küçük bir kasabasında, Mobil benzin istasyonunda tuvaletleri temizlemek üzere işe başladım. Cebimde beş kuruş para yoktu ve ingilizce bilmiyordum.
www.gulumseodaklandegistir.com www,ikeogut.com www.ayratown. com

Bu Kitabı Nasıl Kullanabilirsiniz?
Bu kitabı yazmaya karar verdiğimde, nasıl bir yol takip etmem gerektiği hakkında pek bir fikrim yoktu. Yıllardır birlikte çalıştığım hocalarım, kendi deneyimlerim ve yaşam kofluğu yaptığım insanlardan öğrendiğim bir şey var; hayatı tek bir formüle koyup herkese uygulamak mümkün değil. Bir kitap yazıp; sizden sonra gelen bütün nesillerin aynı öğretileri kelimesi kelimesine, tam olarak anlamadan, yaşadıkları zamanlan bilmeden okunmasını ve böyle bir kitaptan faydalanılmasını beklemek, bir yazar olarak yapılabilecek en büyük hata olur.
Herkesin kendine özgü bir hikâyesi var ve bugün, içinde bulunduğunuz her durum  iyi ya da körü  tamamen sizin yaratımınız. Bir yazar, hoca, usta, artık ne isim verirseniz verin, rahat koltuğunda oturup, sizi tanımadan, sohbet edip sizi dinlemeden, sizin geçmişinizi anlamadan, size bir kitap aracılığı ile hayatınızı nasıl yaşayacağınızı söyleyemez. Bu tip yazılan kitaplar ve öğretiler aynen şöyle işler:
Hiç bilmediğiniz bir şehre tatile çıktığınızı düşünün; elinizde şehrin haritası var, ama biraz garip. Haritada her sokak, her cadde, her detay, basılı olması gerektiği halde, sa~

Benzer İçerikler

Biri Beni Dinliyor – Yaşanmış Koçluk Hikâyeleri | Dilek Yıldırım Akgün

yakutlu

martı – Jonathan Livingston

yakutlu

At Şu Adımı | Ahmet Şerif İzgören

yakutlu

Sitemizin işlemesini sağlamak için teknik çerezler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için çerez aydınlatma metnini incelemenizi rica ederiz. Kabul Et Devamı

Privacy & Cookies Policy