Ferrari’sini Satan Bilge | Robin Sharma

‘Sharma, okuyucularını aydınlanmaya götürüyor.”
The Chronkle Herald

“Sansasyonel. Bu kitap hayatınızı değiştirecek”
Mark Victor Tavuk Suyuna Çorba’nın yazarlarından

“İlham verid bir bakış açısı ve olağanüstü bir kitap.”
Carİos Delgado, Birinci Lig Beyzbol Yıldızı

“Kişisel gelişim, kişisel verimlilik ve bireysel mutluluk dünyasına yapılan eğclenceli, büyüleyici ve düşsel bir yolculuk. Herkesin yaşamını zenginleştirecek ve güzellikler katacak bilgelik hâzineleri içeriyor.”
Brian Tracy. Maksimum Başarı‘nın yazarı

“Robin Sharma’nın hayatımızı değiştirecek önemli bir mesajı var. Kişisel memnuniyetin telaşlı bir çağda yazılmış, eşine rastlamlamayacak kitabı.”
Scott DeGarmo, Success Magazine

“Kitap sahip olma hırsı içerisinde boğulmak yerine ruhani benliği­niz için neyin önemli olduğunu fark etmekten bahsediyor.”
Michelle Yeoh, Kaplan ve Ejderha’nın başrol oyuncusu

“Yaşamın büyük sorularına ışık tutuyor.”
Edmonton Journal

“Kesinlikle okumaya değer… Okuyucularına hayatın karmaşası ko­nusunda gerçekten yardıma oluyor.”
The Kingston Whig-Standard

“Muhteşem bir kitap. Robin Sharma geleceğin Og Mandino’sudur.”
Dottie Walters, Konuş ve Zenginleş’in yazarı

“Herkesin faydalanabileceği sade bir bilgelik.”
Calgary Herald

“Günlük hayatlarımıza denge getirmeye yardıma olacak temel kav­ramlar üzerine anlayışlı mesajlar içeriyor.”
Investment Executive

“Bir hazine; gerçek başarı ve mutluluk için zarif ve güçlü bir formül. Robin Sharma yüzyılların bilgeliğini yakalayıp onu bu çalkantılı za­manlara uyarlamış. Elinizden bırakamayacaksınız.”
Joe Tye, Asla korkma, Asla Vazgeçme‘nin yazarı

“Kişinin sahip olduğu değerlere ulaşması için basit kurallar.”
The Daily News

“Herhangi bir kişinin yaşam kalitesini yükseltmesi için çok sade ama şaşırtıcı derecede etkili fikirlerin büyük bir hünerle bir araya getirildiği alegorik bir hikâye. Bu hazine değerinde kitabı tüm müş­terilerime tavsiye ediyorum.”
George Williams, Karat Consulting Intemational’in Başkanı

“Robin Sharma ruhani bir otoyolda kişisel memnuniyeti öneriyor.
Ottowa Citizen

“Yılın en iyi iş dünyası kitabı”
PROFÎT Magazine

“Bilgilendirici, okuması kolay ve kesinlikle faydalı… Kitabı idare takımımıza ve mağaza görevlilerimize dağıttık. Geri dönüşümü ol­dukça olumlu oldu”
David Bloom, CEO, Shoppers Drug Mart

“Bu kitap, sağduyu ve bilgeliğin altın madeni.”
Dean Larry Tapp, Westem Ontario Üniversitesi

‘Tüm iş insanlarına yaşamlarında yardıma olacak mükemmel bir kitap.”
Jim O’Neill, District Sales Division, London Life

“Bilge, iş dünyasında denge yolunu işaret ediyor.”
Toronto Star

“Sharma’nın görevi okuyucusunun öngörü sahibi bir lider olmasını sağlamak ve onlara işlerini içinde bulunduğumuz bu değişim ça­ğında büyük organizasyonlara çevirmelerinde yardım etmek.”
Sales Promotion Magazine

“Sharma doğunun ve batının büyük düşünürlerinin bilgeliklerini bir araya getiriyor ve bunları iş dünyasına uyguluyor.”
The Liberal

***

Bana bu dünyadaki iyi şeyleri her gün anımsatan oğlum Colby’ye…

TEŞEKKÜR

Ferrari’sini Satan Bilge çok özel birkaç insanın çabalarıy­la meydana gelen çok özel bir proje oldu. Sharma Leadership Intemational’daki olağanüstü ekibime, dünya çapındaki tüm müşterilerimize ve yayıncım Harper Collins Canada’ya derin­den müteşekkirim.

Ayrıca, henüz sadece yardım edebileceği herkese mesajları­nı ulaştırma hayali olan ve kendi kitaplarını basan bağımsız bir yazarken, beni bir kitabevinde keşfeden Ed Carson’a da teşekkür ederim.

Ve son olarak bana sevdiğim işi yapma fırsatını tanıyan tüm okuyucularıma yürekten teşekkürler.

Hayat benim için küçük bir mum değil Bir süre için elimde tuttu­ğum muhteşem bir meşale ve onu gelecek nesillere geçirmeden önce müm­kün olduğunca parlak bir ışık saçmasını istiyorum.

George Bemard Shaw

***

İçindekiler

Giriş..17
Uyanış Çağrısı..21
Esrarengiz Ziyaretçi..29
Julian Mantel’ın Mucizevi Dönüşümü..33
Sivana Bilgeleri’yle Büyülü Bir Karşılaşma..45
Bilgelerin Spiritüel Öğrencisi..49
Kişisel Değişimin Bilgeliği..55
Harikulade Renkli Bir Bahçe..65
İç Ateşinizi Uyandırmak..97
Kadim Kişisel Liderlik Sanatı..119
Disiplinin Gücü..173
En Değerli Varlığınız..189
Yaşamın En Üstün Amacı..205
Yaşam Boyu Mutluluğun Sırrı..213

Giriş

Ferrari’sini Satan Bilge‘yi yazdığımdan bu yana on sene geçti; ge­çen bu zaman içerisinde yaşamım beni çok ilginç, hiç beklenme­dik ve muhteşem yönlere sürükledi. Yaşam böyledir, değil mi?

Hayalim oldukça küçük başladı. Kendi hayatını yaşayama­yan, mutsuz bir avukattım. Başkalarının gözüne başarılı görün­meye çalışarak işimi yapmaya çalışıyordum. Aslında bir yandan kendime ihanet ediyordum. Başarı denen şeyin, kendinle yarış­mak, kendin olmaktan memnun olmak ve hayatını kendi şartla­rınla yaşamak olduğunu o zaman keşfettim. Ölüm döşeğinizde gerçekten siz olamadığınızı (hayatınız boyunca başkalarının ha­yallerini yaşadığınızı) fark etmek istemezsiniz. Bu kalbinizi kı­rar. Bana güvenin, bunun olduğunu gördüm.

Ferrari’sini Satan Bilge ilk olarak çok az sayıda basıldı. Kimse kitaba çok şans tanımıyordu. Bazıları başlığın insanların dikka­tini çekmeyeceğini söyledi. Bazıları hiç tanınmayan birisi oldu­ğum için kitabın asla satılmayacağı varsayımında bulundu. Ba­zıları kişisel gelişim alanının zaten çok dolu olduğunu söyledi. İlk seminerime yirmi üç kişi katıldı. Yirmi biri aile bireylerimden oluşuyordu. İnat ettim. İnsanlar başka ülkelerde de kitabımın yayımlanacağı hayalime güldüler.
Kahkahalarına aldırmadım. Çünkü eğer başkalarının eleştirilerine kulak asarsanız asla muh­teşem şeyler başaramazsınız. Ve kalbinizde yaşattığınız o büyük hayaller tutkularınızı ve kişisel mükemmelliğinizi de yerle bir ederek yavaş yavaş ölür. Bu yüzden hatalar olmadan başarı ola­mayacağını fark edene kadar sabrettim ve birçok kez hata yap­tım. Kendi zirvenize tırmanmak ne kadar zorsa, zirveye vardığı­nızda hissettikleriniz o kadar unutulmaz ve harikadır.

Kitap dağıtıldığında olağanüstü şeyler olmaya başladı: İn­sanlar onlar için yazdığım kitabı çok sevdi. Okuyucular, ebedi mutluluğun, gerçek memnuniyetin ve olağanüstü bir iç huzuru­nun sırlarını bulmak için seçkin bir yaşam tarzından (en değerli varlığı Ferrari’si de dahil) vazgeçen yıldız bir avukatın hikâye­siyle derinden bağlantı kurdular. Ve o okuyucular bana yardıma olmaya karar verdiler. Tanıdıkları herkesle kitap hakkında daha önce görmediğim bir tutkuyla konuşmaya başladılar.

Ferrari’sini Satan Bilge okuyucudan okuyucuya yayıldı. Ku­zey Amerika’ya, Güney Amerika’ya. Avrupa’ya, Afrika, Orta Doğu ve Asya’ya. Ve sonunda Avustralya ve Yeni Zelanda’ya. Kitap kırk ikiden fazla dile çevrildi. Birçok CEO ve rock yıldızı kitabıma kucak açtı. Çok başarılı girişimciler ve lise öğrencileri tarafından okundu. Sizin, benim gibi sıradan insanların yanında Kraliyet aileleri tarafından da okundu. Sıradan insanlar olağa­nüstü olmak için can atıyordu.

Tüm bu tecrübe beni daha mütevazı kıldı. Ve bana hepimi­zin içinde bulunan kendi eşsiz mükemmelliğimizi açığa çıkarma arzusunu hatırlattı. Hepiniz bu mükemmelliği açığa çıkarabilir­siniz. Bugün başlayarak. Daima olmak istediğiniz kişi olmak için hiçbir zaman geç değildir.

Bu yüzden Ferrari’sini Satan Bilge‘nin bu onuncu yıl baskısı­nı aldığınız için teşekkürler. Umarım bu zamana kadar olduğun­dan daha çok parlamanız ve yaşamınızın en güzel olasılıklarında rol almanız için size ilham verir. Ayıca umarım ki, robinsharma.com’daki, tıpkı sizin gibi, hayatlarını, çevrelerini ve dünyayı olumlu bir şekilde etkilerken iş ve özel yaşamında olağanüstü başarılar yaratmaya adayan insanlardan oluşan topluluğumu­za katılırsınız. Başarı olağanüstüdür. Fakat anlam, değer daha önemlidir.

Yaşamınız bir sanat eseri olsun. Ve sizi takip edenlerin kal­binde yerini alacak bir miras bırakın.

Robin Sharma

Birinci Bölüm

Uyanış Çağrısı

Ağzına kadar dolu olan mahkeme salonunun tam ortasında yere yığıldı. Ülkenin en seçkin avukatlarından biriydi. Birçok çarpıcı hukuki zaferinin yanında, bakımlı vücuduna giydiği üç bin do­larlık İtalyan takım elbiseleriyle de iyi tanınan bir adamdı. Orada öylece, az önce tanık olduğum şeyin şokuyla felç olmuş gibi kal­mıştım. Büyük Julian Mantle bir kurbana indirgenmişti ve şimdi çaresiz bir çocuk gibi yerde kıvranıyor, sarsılıyor, titriyor ve deli gibi terliyordu.

O andan itibaren her şey ağır çekimde gerçekleşiyor gibiydi. Stajyeri, ‘Tanrım, Julian’ın başı dertte!” diye heyecanla bağırarak, olan bitene dikkatimizi çekmişti. Yargıç paniğe kapılmış görünü­yordu ve derhal acil durumlar için kurulmuş olan telefonuna san- larak bir şeyler mırıldandı. Bense kafası karışmış ve sersemlemiş bir şekilde öylece kalmıştım. Lütfen ölme yaşlı budala. Aramızdan ayrılmak için daha çok erken. Böyle ölmeyi hak etmiyorsun.

Az evvel yerinde sanki mumyalanmış gibi dikilen müba­şir aniden harekete geçti ve devrilmiş olan hukuk kahramanına kalp masajı yapmaya başladı. Stajyeri yan tarafmdaydı, uzun san bukleleri, Julian’ın kıpkırmızı yüzüne sarkmıştı ve ona kesinlikle duyamayacağı rahatlatıcı bir şeyler söylüyordu.

Julian’ı on yedi yıldır tanıyordum. Onunla ilk kez hukuk rencisi olduğum dönemde ortaklarından biri tarafından y_az nemi araştırma stajı için işe alındığımda tanışmıştık. O zaman d her şeye sahipti. Büyük düşleri olan zeki, yakışıklı ve korkusuz bir avukattı. Firmanın genç yıldızıydı. Mucizelerin adamıydı Bir gece geç saatlerde çalışırken, muhteşem köşe ofisinin önünden geçtiğim sırada masif meşe masasının üzerinde gözüme çarpan çerçevelenmiş alıntıyı hâlâ hatırlıyorum. Wınston Churchill’e aitti ve sanki Julian’ı anlatıyor gibiydi.

Bugün kaderimizin efendisi olduğumuza, bize verilen görevin gücümüzü aşmadığına ve onun ıstırap ve zahmetlerinin gücü­müzün ötesinde olmadığına eminim. Kendimize inandığımız ve kazanmak, için yenilmez bir iradeye sahip olduğumuz sürece zafer bize uzak olmayacaktır.

Julian bu sözleri hareketleriyle destekledi. Sert, kararlı ve kaderi olduğuna inandığı başarıya ulaşmak için günde on sekiz saat çalışmaya istekli biriydi. Büyükbabasının çok önemli bir senatör, babasının da Federal Mahkeme’de saygı duyulan bir yargıç olduğu kulağıma gelmişti. Zengin bir aileden geldiği ve Armani bürünmüş omuzlarında çok büyük beklentilerin yükü olduğu açıktı. Ama şunu itiraf etmeliyim ki, o kendiyle yarı­yordu. işleri kendi tarzıyla halletmeye kararlıydı ve bunu göste riye dönüştürmeyi seviyordu, Julian’ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Zenginler ve ünlüler, saldırgan bir tarafı da olan üstün bir hukuk taktikçisine ihtiyaç duyduklarında aynı şekilde üzerine üşüşüyorlardı. İş dışındaki yaşantısında da aynı şekilde iyi tanınıyordu. Gece geç saatlerde kentin en şık restoranlarına  seksi genç modellerle yaptığı ziyaretler ya da “yıkım ekibi” ola­rak adlandırdığı gürültücü bir borsacüar grubuyla yaptığı per­vasız içki alemleri firmada efsane haline gelmişti.

O yaz, o merak uyandırıcı cinayet davasında birlikte çalış­mak için neden beni seçtiğini hâlâ anlayabilmiş değilim. Onun da okuduğu Harvard Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştum, ama kesinlikle firmadaki en parlak stajyer değildim ve soy ağa­cımda soylu biri de yok Babam Deniz Kuvvetleri’nde kısa bir süre görev yaptıktan sonra tüm yaşamını bir bankada güvenlik görevlisi olarak geçirdi. Annemse alelade bir şekilde Bronx’ta büyüdü.

Fakat daha sonra ‘Tüm Cinayet Davalarının Anası’ olarak anılacak bu davada onun hukuki yardımcısı olma ayrıcalığını kazanmak üzere çokça kulis yapan diğerleri yerine beni seçti; “açlığımdan” hoşlandığını söylemişti. Tabii ki kazandık ve karısını vahşice öldürmekle suçlanan işletme yöneticisi müvekkili­miz artık özgürdü; karmaşık vicdanının izin verdiği ölçüde.

O yaz çok şey öğrenmiştim. Bunlar, var olmadığı halde, ma­kul şüphenin nasıl ortaya çıkarılabileceği üzerine verilen dersler­den öte bir şeydi; her iyi avukat bunu yapabilirdi. Bu, kazanma psikolojisi hakkında verilen bir dersti ve bir ustayı iş başında izlemek için ele her zaman geçmeyecek bir fırsattı. Bunları bir sünger gibi içime çekmiştim.

Julian’ın tavsiyesi üzerine ortak olarak firmada kaldım ve aramızda çabucak kalıcı bir arkadaşlık gelişti. Onun birlikte ça­lışması en kolay avukat olmadığını söylemeliyim. Onun altında Çalışmak çoğunlukla hüsranı pratik etmek gibiydi ve bazı geceler geç saatlerde karşılıklı bağrışmalardan fazlasına neden olu­yordu. Ya onun istediğini yapacaktım ya da çekip gidecektim…