Her gece kandil dedi biri Her gece kandil Ve hasrete daha çok var. Neyi duymaktayız biz? Dün oturduğumuz avluda Siyah olan gül Bugün açmış ruhunu Ve bir şey göstermektedir. Sular bir şey göstermektedir Kuşların gülleri geçip kokan nefesi Sesi Senin soluğun olmaktadır hâlâ. Buradaki her günahı temizledi Senin güllere bakman Senin isteğin göğün katında tartıldı. Bir melekten söz ederken Şehir çok siyah Budur meleği yükselten belki de dedim Meleği yükselten ve kanatlarını kelimelere açan Şehrin siyah oluşudur.
***
Âdem’in Yalnızlığı
Yedi Gece
Birinci Gece
I.
Ve ilk ayet indi.
Ve gece Allah’ın katındadır artık.
Ve taşlar
Ejderhanın ağzından dökülerek Kurdular şehri.
Karanlık insanın karanlığından öteydi.
Lavların ve duanın bilgisi
Açtı sokakları Ve binyılların acısı ve isteği Yaşanır oldu.
Çocukların uzayından söz ettim ona
Çocuklukta Allah’a ait olan yüzlerin
Nasıl karıştığından.
Hepimiz bir yüz oluştururuz kardeşlerimiz
Ve arkadaşlarımızla
Buna Allah ve melekler dahildir.
Çocukluğun uzayı
Sokaklarını şehrin
Sadece tanıdık kılmaz
Aşka yaklaştırır.
Benim 1001 gecem
Onun yüzü ve sonsuzluk arasında
Gidip gelirken
Kelimelerin olmadı sadece.
Daha bin’e çok var dedi o
Bu yüzden giderken
Sonsuzluğun benden aldığı
Bakışı tekrarladı.
Dünyadaydık Bir avlunun
Güllerin kıyısında.
Bahçede bir kaplan gördüm
Bütün gece uyutmadı beni o kaplan
Dedi biri.
Ağaçların gövdelerinden tırmanan bir ruh
Burçları geçerek gösterdi bana
Çizgileri karışmış yine.
II.
Ve ilk ayet indi.
O gece olacak ve Tanrı’ya armağan Edilecek olan yarım bırakıldı.
Çünkü kadınlar dua etmediler bizim için
Çünkü ruh çırılçıplaktı.
İnsandan kuvvetlisi yok dedi yıkılmış Bir adam.
Geçmişe açılmış bir gökyüzünün Üzerinden bakarak.
Ne zalimler, ne mazlumlar. Kadir gecesinde.
Ve ilk ayet indi Ve şehir uyandı
Ve şehir daha çok Daha çok açıldı
Ve göğsünün içinde çarpan kalp
Çocukluğumuzun uzayında benden alınan belki.
O kalp
III.
ilk ayet inerken
Aramızda durmakla
Senden çıkıp bana duyurmakla varlığını
Bölünmüş uzamı tamamladı.
ilk ayet inerken Emri duydum Ve sesleri
Aynı gökyüzünü paylaşmakla sınırlanmayan isteği.
Onların nasıl öleceklerine iyi bakın Dedi biri.
Kendi ölümünü çoktan kabullenmiş Uzayan dilleri
Ve geçmişin günahlarıyla Şehrin siyahlığına eklenen.
Ve sen
Kaya diplerinden akan suların Sırrını açtın bana.
Tıpkı o kalbi o göğüsten çıkarıp Bana verdiğin gibi.
İKİNCİ GECE
I.
Duasını yürürken eden bir kadın
Her yolu Tanrı’ya kavuşturuyor.
Ve bir adam
İnsandan kavimi yok varlıkların diyor
Çökmüş omuzları Ve bitmiş hayatıyla.
Çın diyor bir demir Başka seslere karışıyor.
Çok önce erkeklerin dünyasını ayıran duvarlar
Acıda birleşince
Gökyüzü açılmış önlerinde.
O gökyüzü ki özlenenden fazla
Ama özlenen olmamış gerçekten.
Sana bakarken çocukluğun uzamını hatırladım.
Çocukluğun kendine ait uzayında Yüzümüz Tanrı’ya aittir.
Bu yüzden arkadaşlarımız Birlikte büyüdüğümüz kardeşler
Benzeriz birbirimize Ve o biri hep taşınır bizde.
Öyle oldu
Senin yüzün biriken her şeyi açıkladı.
Ataların izlerini
Çocukluk oyunlarının doğmuş
Doğmamış tüm acılarını iştahını Toparladı.
Şehri kuran taşların siyahlığını anlattın sen
Ateşini şehrin bir ejderhanın yaktığını.
Bir soluk
Ejderha
Siyah taşlar
Hepsi senden başladı.
Ve yeraltında sular
Müslümanlığın kırk günü
Ve gecesi kadir olan insanların
Hepsi hepsi avuçlarını açtı
Ve Allah’a yürüdü.
Sonra süpürdüler avluyu
Kürtçe konuştular Duaları Kürtçe sürdü.
Bir kadın mahcubiyetle
Kollarımın cehenneminden söz etti ‘bendeki siyah örtüyü al’ dedi
Al bendeki siyah örtüyü Yanma sen…