ROMAN HAKKINDA BİLGİ
Orhan Kemal’in kaleme almış olduğu Kanlı Topraklar adlı roman 1963 yılında yayınlanmıştır. Orhan Kemal’in diğer romanlarında olduğu gibi bu romanında da Çukurova yöresinde fabrikalarda çalışan insanların yaşantısını, emekçi ve işçi niteliğindeki insanların nasıl kandırıldığı anlatılmaktadır. Kitapta Kayseri ve Çukurova’daki Ermeni Tehciri’ne de atıflar yapılmıştır. Siyasete ve dönemin iktidarına da göndermeler yapılan kitapta Orhan Kemal, insanların para, mal ve mülk için neler yapabileceğini gözler önüne sermiştir.
Romanda karakterlerin genellikle tamamı kötü yönü ağır basan tiplemelerdir. Dönemin ahlak anlayışına ve insanların karakterine de dokundurmalar yapılmıştır. Bu karakterleri Şehnaz ve Nuri üzerinden, bir kadının ve bir erkeğin dünyaya bakış açısıyla okuyucuya yansıtan Orhan Kemal; diğer tiplemeleri ile de adeta dönemin ve yörenin panoramasını kitapta canlı bir şekilde yansıtmıştır.
ROMANIN KONUSU
Çukurova’da zengin bir Ermeni’nin fabrikasına konan Nedim Bey ve onun işbirlikçisi Topal Nuri’nin gariban insanların hakkını yemesi, kadın ve paraya olan düşkünlükleri, çeşitli planlar kurarak masum ve saf insanları kandırması ve bazılarının da ölümüne neden olması romanın konusunu oluşturur.
ROMANIN ANA FİKRİ
Gözünü kadın, para ve mal hırsı bürümüş olan insanlar çeşitli planlar kurarak saf ve temiz insanları kandırıp onların bütün imkânlarını elinden alırlar. Bu insanlara karşı uyanık olmalı ve bir anda zengin olma hevesine kapılıp onların planları içerisine girmemeliyiz. Onlar bir şekilde kendilerini kurtarırlar ancak biz onların planlarını bir parçası olarak hayatımızın sonuna kadar kötü bir şekilde yaşamaya mahkûm olabiliriz.
ROMANIN ÖZETİ
Olaylar 1930’lu yıllarda Çukurova’da geçmektedir. Bir çırçır fabrikasının sahibi Nedim Bey; zamanında beş parasız geldiği bu topraklarda şimdi bir fabrika sahibi olmuş ve altında çalışan işçilerle övünür durumdadır. Nedim Bey’i şehirde yaşayan herkes tanır, çevresinde partilerle ve siyasetle de ilgili olan Nedim Bey, bu fabrikaya savaştan kaçıp giden Ermenilerden almıştır. Bir zamanlar fabrikada çalıştığı ve patronu olan Ermeni’nin göç etmesi sonucunda türlü hileler ve dolaplar çevirerek pek fazla bir çaba harcamadan fabrikanın sahibi olur. Fabrikada işçilik yaptığı günleri unutan Nedim Bey emrinde çalışan işçilere her türlü küfür ve hakareti yapmaya başlar. Koruyup kolladığı, kanatlarının altında kimseye laf ettirmeyen tek bir kişi vardır: O da Çırçır Kâtibi Nuri Bey’dir.
Nuri Bey’in eskiden beri bacağından biri sakattır ve aksayarak yürümektedir. Bu nedenle çevresindekiler ona Topal diye hitap eder ve namı böyle bilinir. Kendinden büyük bir kadınla evlidir ve çocuğu olmamıştır. Nedim Bey’e yakınlık göstermesinin birçok sebebi vardır. Nuri Bey’in ağzı iyi laf yapmaktadır. Patronuna iltifat eder, onun gururunu okşar. Patronu da onunla vakit geçirmekten hoşlanır. Patronunun tüm ihtiyaçlarını karşılamayı kendine görev bilmiştir. Nedim Bey ise Kayseri’nin zengin ailelerinden birisinin kızı olan Pamuk Hanım ile evlidir ve üç çocuğu vardır. Buna rağmen gözü dışarda, yeme içme, eğlence ve hovardalığa ve kadınlara olan düşkünlüğü çok fazladır. Onun bu zafiyetini bilen Nuri Bey her zaman onun istediği şekilde konuşur ve nabza göre şerbet verir. Fabrikada çoğu zaman çalışmaz ve patronun odasında yiyip içip sohbet etmekle vaktini geçirir. Dışarıdan görenler ise Nedim Bey ile Nuri’nin hemşeri olmalarından dolayı samimi olduklarını düşünürler.
Nuri Bey, çevresine karşı daima çalışkan, namusuna düşkün, bilgili, doğru ve dürüst bir adam profili çizmektedir. Kimse onun yapacağı ve düşündüğü şeytanlıklardan haberdar değildir. Herkes ona sonuna kadar inanmaktadır. O ise gerçekte böyle bir adam değildir. Namuslu olmak, dürüst olmak onun umurunda değildir. Onun amacı Nedim Bey’i hoş tutup fabrikada çalışmak ve işini sürdürmek de değildir. Onun bütün gayesi yıllardan beri aşağı görülmenin, fakir yaşamanın bedelini çevresindekilere ödetmek istemesidir. Bunun da zengin olmaktan geçtiğini düşünür. Nuri Bey için en büyük gaye bu dünyada zengin olup insanlara hükmetmektir. Patronundan aldığı güçle fabrikadaki herkesi emri altına almış, onlara kafa tutmuş; özellikle Kantarcı Mustafa Bey ile çok çekişmektedir.
Kantarcı Mustafa Bey, fabrikada kantar başında ürünleri tartmakla vazifelidir. Aslında Nuri Bey ile aynı pozisyona sahip olmalarına rağmen Mustafa Bey sürekli daha çok çalışır ve ondan daha az kazanır. Sabah erkenden işe gelir, gecenin geç saatine kadar çalışır. Helal lokma kazanmak Mustafa Bey için her şeyden daha önemlidir ancak bu çalışmasına rağmen yine de Nuri Bey’den daha düşük görülmektedir.
Mustafa Bey’in genç ve güzel bir karısı vardır lakin karısı onun fakirliğinden ve imkânsızlıklarından dert yanar. Ona sürekli hakaretlerde bulunup koca yerine koymaz. Bir yandan da gözü dışarıdaki erkeklerdedir.
Kantarcı Mustafa bir gün sokakta gezerken Nuri Bey’in gizli bir iş yaptığına şahit olur. Başka fabrikada çalışan biriyle gizli saklı bir yerde para alışverişi yaptığını görmüştür. Onun bir açığını bulmanın sevinci ile sabahleyin ilk işi patronu Nedim Bey’e gitmek olur. Kantarcı Mustafa, Nedim Bey’i ve gördüğü her şeyi anlatır. Bu şikâyetiyle onun en yakın adamı olmak ve terfi almak ümidini beslemektedir. Lakin tam tersi olur ve Nuri Bey’e iftira atmakla suçlanır. Nedim Bey’e göre ortada bir açık yoktur. Çünkü Nedim Bey ile Nuri Bey birlikte bu işi çevirmektedir. Başka bir fabrikaya oranın bir çalışanı aracılığıyla kötü ürünler satmaktadırlar. İşçiye verilen para da bizzat Nedim Bey tarafından gönderilmiştir. Nedim Bey ile Nuri’nin bu kadar samimi olmalarının sebeplerinden birisi de bu gizli anlaşmadır. İkisi de ceplerine girecek paranın hesabı ile dostluk kurmaktadır. Nuri şikâyet edildiğini anlar ve patronundan korkmaya başlar. Çünkü Nuri patrondan ayrı olarak o fabrikadaki işçi ile kendi hesabına çalışmaktadır.
Başka bir gece mahallede Nuri Bey Mustafa’yı görünce onu bir meyhaneye götürür. Mustafa Bey hayatında içkiye elini sürmemiş bir adamdır ve o gece içmeye başlar. Nuri Bey çevirdiği bütün gizli işleri patronun isteği üzerine yaptığını anlatır. Kendisine şikâyet ettiği için de Mustafa’nın kovulacağını ancak kendisinin buna engel olduğunu söyler. O gece sabaha kadar paradan, puldan, maldan, mülkten bahsederler. Paraları biriktirip ve fabrikadan mal çalıp parayı birlikte değerlendirerek bir iş kurmayı teklif eder. Mustafa ise gerçekten saf bir şekilde Nuri Bey’e inanır. Onunla birlikte hareket etmeyi kabul eder. Kabul etmesindeki en büyük sebeplerden birisi de karısının onu sürekli aşağılayıcı fakirliğinden yakınmasıdır. Alkolün etkisiyle kendisini kaybeden Mustafa sabaha doğru Nuri’yi zorla evine kahve içmeye davet eder. Ona ettiği bu tekliften dolayı minnetini göstermek ister. Vakit epeyce geçtir ve Mustafa’nın karısı geldiklerinde uyumaktadır. Mustafa mutfağa gider ve kahveyi yapmaya başlar. Aslında karısı Şehnaz uyumayıp onların geldiğinden haberdardır. Mustafa mutfakta kahveyi yaparken Nuri ile Şehnaz birbirlerine temas ederler ve uzun zamandır Nuri’de gönlü olan Şehnaz onunla ertesi gün buluşmayı kabul eder.
Nuri için bu hayatta en önemli şeyler paradır ve güzel kadınlarla vakit geçirmektir. Şehnaz’a göre ise güçlü ve zengin erkeklerle birlikte olmak; bu hayattaki en güzel şeylerdendir. Şehnaz gönlünü Nuri’ye kaptırmış ve onun sözünden kocasıyla birlikte hiç çıkmamaktadırlar. Mustafa’nın maaşı da Nuri’nin hesabına yatmaktadır. Birlikte iş kurma hevesiyle Nuri’ye güvenmiş ve bütün parasını onun eline tutuşturmuştur ancak Nuri başka hesaplar içindedir.
Nuri Şehnaz’dan hevesini aldıktan sonra onu patronu Nedim Bey’e götürerek tanıştırır. Mustafa, Nuri ile birlikte fabrikadan mal çalıp kendiişlerini kurma hayaliyle fabrikadan hırsızlık yaparken Topal Nuri tarafından ihbar edilir ve yakalanıp hapse atılır. Şehnaz da Mustafa hapse girince ondan boşanır ve Nedim Bey’in ona aldığı evde yaşamaya başlar. Şehnaz artık günlerini Nuri ile Nedim Bey arasında gidip gelmekle geçirmektedir. Nuri Bey ise zengin olma yolunda Mustafa hapisteyken büyük adımlar atmıştır. Kendi karısından da boşanarak her geçen gün patronu Nedim Bey’in gözüne giren Topal Nuri, onun kızını alarak damadı olur ancak Nuri Bey bu edindikleri ile yine yetinmez ve yörenin zenginlerinden paşa torunu olan Hakkı Bey’in kanlı topraklarına gözünü dikmiştir. Bu topraklarda çiftlik kurmak ve bölgenin asil insanı olmak tutkusundadır. Nedim Bey damadı Topal Nuri için Hakkı Bey’in kanlı topraklarını satın almış ancak bu da Topal Nuri’ye yetmemiştir. Bu toprakları işleyen ve geçimini sağlayan köylüleri birbirlerine düşürerek onları köyden kovmak ister. Bu amaçla gidip Sinan Efendi’nin evini yakar. Sinan Efendi de bu olay üzerine Yaşar’ı öldürür. Yaşar’ın yaşlı anası ise Sinan Efendi’nin karısı ve iki kızını vurarak üç can feda edilmiş olur.
ROMANIN OLAY ÖRGÜSÜ
Nedim Bey’in köyden Çukurova’ya gelmesi ve bir fabrikada çalışması
O sırada patronu olan Ermeni’nin savaştan dolayı o topraklardan kaçması ve Nedim Bey’in türlü hilelerle fabrikayı ele geçirmesi
Aynı fabrikada çalışan Topal Nuri ile iyi anlaşmaları ve Nuri’yi gizli işlerde kullanması
Nuri’nin de bu fabrikadan mal çalarak zengin olma hayali kurması
Aynı fabrikada çalışan Kantarcı Mustafa’nın Topal Nuri’nin gizli işlerini anlaması ve patrona şikâyet etmesi
Topal Nuri’nin bu şikâyetten dolayı Mustafa ile zengin olma planı yapması
Topal Nuri Kantarcı Mustafa’yı kandırarak onun bütün maaşını kendi hesabına alması ve paraları kendinde toplaması
Kantarcı Mustafa’nın karısıyla yakınlaşıp sevgili hayatı yaşaması
Mustafa’ya bir hırsızlık yaptırarak onu suçüstü yakalatması ve hapse attırması
Karısı Şehnaz’ın Mustafa’dan boşanıp Nuri ile dost hayatı yaşaması
Nuri’nin Şehnaz’dan hevesini aldıktan sonra onu Nedim Bey’le tanıştırması ve Nedim Bey’in Şehnaz’a bir ev tutması
Nedim Bey’in gözüne girerek onun kızı ile evlenmesi
Bununla yetinmeyerek gözünü Hakkı Paşa’nın torununun topraklarına dikip orada çiftlik kurma hayalini beslemesi
Kayınpederi Nedim Bey’e Hakkı Bey’in arazilerini satın aldırması ve oradaki köylüleri birbirine düşürerek o topraklardan uzaklaştırması ve kendine ait çiftliğini kurması romanın ana vakasını oluşturan olay örgüsüdür.
ROMAN ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Nedim Bey: Çukurova’da 1930’lu yıllarda işçi olarak girdiği fabrikaya Ermeni patronunun kaçması sonucunda patron olmayı başarabilmiş uyanık bir Kayserilidir. Paraya, mala, mülke ve kadınlara çok düşkündür. Para kazanmak için her türlü hileyi ve düzeni kurabilen bir karakteri vardır. Kendisi gibi hileci olan Topal Nuri ile anlaşmış ve cebini doldurmaya çalışmıştır. Haksız yolla insanların sırtından para kazanan, emeği ile çalışan insanları hor gören ve küçümseyen bir adamdır.
Topal Nuri: Nedim Bey’den daha hırslıdır. O da Nedim Bey gibi paraya, şöhrete ve kadına düşkün olan genç bir adamdır. Fabrikadaki en yakın rakibi Kantarcı Mustafa’yı bir plan kurarak hapse atılmış ve karısıyla birlikte olmuştur. Para ve şöhret hırsıyla hayatta istediğini elde etmiş; büyük bir çiftliğe sahip olmuştur. Amaçlarına ulaşmak için her türlü hile, dolap ve namussuzluğu yapmıştır. Nedim Bey’in hemşerisi olan Topal Nuri onu bir şekilde ikna edip kızıyla da evlenerek onun servetini koymayı başarmıştır.
Kantarcı Mustafa: Nedim Bey’in fabrikasında alnının teri elinin emeği ile çalışan, sabah erken gelen, akşam geç çıkan; emektar bir ustabaşıdır. Kimsenin malında ve namusunda gözü olmayan Mustafa saf bir adamdır. Bu yüzden kötü insanlarla birlikte hareket etmiş, onların kötü planlarının bir parçası haline gelmiş ve hapse düşerek hayatını mahvetmiştir. Karısını da kaybetmiştir.
Şehnaz: Kantarcı Mustafa’nın karısı olan Şehnaz, paraya, pula ve varlıklı erkeklere düşkün bir kadındır. Kocasını sürekli aşağılamakta, onu adam yerine koymamaktadır. Bu hırsı yüzünden Topal Nuri’nin ve Nedim beyin metresi durumuna düşmüştür. Mal ve para için namusunu ve karakterini ayaklar altına almıştır.
Sinan Efendi, Yaşar, Yaşar’ın karısı ve kızı ve babaannesi; romanın diğer kahramanlarındandır.
Orhan Kemal Yazar Hakkında Bilgi
Orhan Kemal (1914 – 1966) Yazar, Romancı.
1914 Adana – Ceyhan doğumlu olan yazarın babası milletvekilliği, bakanlık ve parti başkanlığı yapmış olan Abdülkadir Kemal Bey’dir. Partisi kapatılan Abdülkadir Kemal Bey ailesiyle birlikte Suriye’ye kaçmış Orhan Kemal de bir yıl kadar Suriye ve Lübnan’da kalmıştır. Burada basımevinde çalışmıştır.
1932’de Türkiye’ye dönmüş ve Adana’da çırçır fabrikalarında işçilik yapmıştır. Burada yabancı rejimler lehine propaganda ve askeri isyana muharrik suçundan beş yıl hüküm giydi. Çeşitli şehirlerdeki cezaevlerinde kaldı. Bursa Cezaevi’nde Nazım Hikmet’le tanıştı. Hapisten sonra çeşitli yerlerde işçilik ve hamallık, kâtiplik, nakliyecilik yaptı. Geçimini yazarlıkla sürdürmeye başladı. 1966’da bir arkadaşıyla hücre çalışması ve Komünizm propagandası yaptıkları suçlamasıyla tekrar cezaevine girdi. 1966’da tekrar serbest bırakıldı. Bulgar Yazarlar Birliği’nin daveti üzerine gittiği Sofya’da hastalığı nedeniyle öldü.
Eserlerinde hayatı her yönüyle ele almaya çalışmıştır. Köy ve işçi yaşantısını şehirleşmeyle bağlantılı olarak işlemiştir. Toplumcu Gerçekçi akımı yazarlarındandır. Eserlerine genellikle gerçek hayattaki yaşantıları doğal, sürükleyici bir üslupla yansıtmıştır.
Orhan Kemal’in Başlıca Eserleri
- Baba Evi
- Avare Yıllar
- Cemile
- Murtaza
- Hanımın Çiftliği
- Koğuş
- Ekmek Kavgası
- Arka Sokak
- Kardeş Payı
- Eskici ve Oğulları