Sefiller – Victor Hugo – Online Kitap Oku

Victor Hugo / Sefiller / Sayfa: 460

Victor Hugo’nun bu eserinde aslında onun hayat görüsünün tam tersi ironik bir yansımasını görüyoruz. Kötülük üzerine yazılmış döneme damgasını vuran “Sefiller” adlı roman o zamandan bu zamana günceliğini yitirmeden hayata dair bize gerçekleri tokat gibi salıyor. Meşhur yazarın yine en meşhur kitaplarından biri olan Sefillerin EPUB ve PDF versiyonlarını sitemiz aracılığı ile indirebilirsiniz.

Sefiller Hakkında

Victor Hugo, cehalet ve sefalet kelimeleriyle özetlediği bu toplumsal çöküşün gerçek sebeplerini büyük toplum bilimci çağdaşlarından birisi gibi tahlil etmiyor. Onun bildiği karşısında kalbinin sızladığı, “sun’i olarak oluşturulan şu medeni cehennem”dir. İnsanlar istemiş, eğitilmiş ve iyiliğe alıştırılmış olsalar bu cehennem cennete dönüşebilecektir. Çünkü kötülük asli değil sonradan oluşan bir olgudur ve tamamen sunidir.

İnsan tabiatı iyilikler ve faziletler kaynağıdır. Her insanın ruhu yücelik yeteneğine sahiptir. Toplumun cezalandırdığı ve zindanlara atılan insanların ruhları da yücelebilir. Hugo’ya bu görüşünü destekleyecek örnekler gerekiyordu. Fakat bunları gerçek hayatta bulamayınca hayal dünyasında oluşturdu ve yaşattı. “Sefiller” bu oluşumun eseridir.

Sefiller Online Kitap Oku

Sefiller Özet

Jan Valjean, yoksul bir köylüdür, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı -yalnızca- bir somun ekmekten dolayı kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma teşebbüsünde bulunduğundan cezası katlanmış ve on dokuz senelik hapisten sonra inançlarını yitirmiş, topluma öfke ve kin duyarak tahliye olmuştur. Sefil bir halde geldiği “D” kasabasında, kasabanın piskoposundan gördüğü iyilikle aydınlanır ruhu.

Hayata ahlak ve fazilet sahibi iyiliksever bir insan olarak yeniden başlayan Valjean, Fransa’nın kuzeyinde ucuz mücevher imalatçılığı yaparak yaşamaktadır şimdi; geçmişini gizlemiş, zenginleşmiş ve herkesin sevgisini kazanıp kasabanın belediye başkanı olmuştur. Valjean’ın gizlediği geçmişten şüphelenen detektif Javert, araştırmaya koyulur ve “D” kasabasındaki hırsızlık olayına kadar ulaşır. Oysa, isim benzerliğinden, bir başkası Jan Valjean’ın yerine tutuklanmış, mesele kapanmıştır. Ne var ki Valjean’ın ahlakı, kendi yerine bir başkasının hapsedilmesine izin vermez. Teslim olur ve yeniden küreğe gönderilir.

Aradan bir kaç yıl geçtikten sonra bir kez daha kaçmayı başaran Valjean, teslim olmadan önce sakladığı -namusuyla kazanılmış- paralarını alır, Fantiana’nın kızı Cosette’i bulur ve bir manastırda bahçıvan olarak çalışmaya başlar. Evlat edindiği Cosette ise rahibe okuluna gitmektedir. Müfettiş Javert’ten kurtulmuş gibidir Jan Valjean. Bu sakin hayat, Cosette’in genç ve güzel bir genç kız olmasıyla değişir. Babası Napolyon ordusunda subaylık yapmış bir delikanlı; Marius’a aşık olmuştur Colette. Zengin dedesi tarafından büyütülen Marius, 1832’de isyan eden sosyalistlerin safındadır. Her zaman haklıdan yana olan Jan Valjean da öyle. Paris kanla yıkanırken, Javert ile Jan Valjean karşı karşıya gelirler. Valjean Javert’in hayatını bağışlar. Ancak bu yüce gönüllük karşısında bütün inandığı değerleri yıkılan Javert, intihar eder. İsyancıların durumu da pek parlak değildir. Marius ağır yaralanır ve Valjean tarafından kurtarılır. Cosette’in bu genci sevdiğini anlayan Valjean, onun eski bir kürek mahkumunun kızı olarak bilinmesini istemez ve ortadan kaybolur. Oysa Marius, hayatını kurtaran kişinin Valjean olduğunu öğrenmiştir. İki genç, son anlarını yaşayan Valjean’a koşarlar.

Jan Valjan ekmek çaldığı için beş yıl kürek cezası ile cezalandırılır. Birkaç kere kaçmaya kalkıştığı için cezası ağırlaştırılır ve 19 yıl hapiste kalır. Çok güçlü bir insan olan Jan Valjan, hapiste iyi duygularını kaybetmiş gibidir. Hapisten çıktıktan sonra, mahkum olduğunu gösteren belge yüzünden herkes ona kötü davranır. Rahip onu evine alır. O ise evden gümüş takımları çalar. Fakat yakalanır. Rahip şikayetçi olmaz ve ona iki de gümüş şamdan hediye ederek onlardan elde edeceği parayı namuslu adam olma yolunda harcamasını ister. Bu olay Jan Valjan için bir dönüm noktasıdır. Madlen adıyla iş hayatına atılır, zengin olur. Fanten adında düşmüş fakat ruhça temiz bir kadına ve kızına yardım eder.

Polis müfettişi Javer, birden ortaya çıkan ve kısa zamanda zengin olan herkesin “Baba” dediği Madlen’in kim olduğunu merak eder ve Madlen Baba’nın aslında Jan Valjan olduğunu anlar ve Jan Vanjan’ı ihbar eder. Ancak ihbarın yanlış olduğu ve Jan Valjan adında birinin hapiste bulunduğu mahkemece tespit edilir. Bunu öğrenen Madlen Baba (Jan Valjan) teslim olur ve hapiste Jan Valjan sanılan mahkumun kurtulmasını sağlar. Hapiste bir gece kaldıktan sonra kaçarak bir limandan denize atlar ve herkes onun öldüğünü sanır. Fakat müfettiş Javer öyle düşünmez. Jan Valjan, Fanten’e verdiği sözü tutmak üzere Fanten’in kızı Kozet’i bulur ve onu büyütür.

Müfettiş Javer onları takip etmektedir. Takip edildiğini anlayan Jan Valjan kaçarak, Kozet’i yatılı olarak bir kiliseye verir ve kendiside o kilisenin bahçıvan yardımcısı olur. Bay Jilnorman adlı birisi torunu Maryüs’ü büyütmektedir. Maryüs avukat olmak için çalışıyor ve dedesinin yanında kalıyordu. Ancak bir tartışma sonucunda Maryüs dedesinin evini terk ederek bir süre Sen-Jak otelinde kalır. Maryüs, borçlanmamak için otelden ayrılarak arkadaşı Kurfeyrak’ın odasına taşınır ve eğitimini tamamlayarak avukat olur. Bir gün Maryüs Lüksemburg parkında dolaşırken Kozet’i görür ve ona ilk bakışta aşık olur ve onu her gün görebilmek için bu parka gelir. Maryüs ile Kozet arasındaki ilişkiyi fark eden Jan Valjan bu ilişkiyi istememektedir ve oturdukları evden taşınırlar. Fakat Maryüs onları yine bulur ve Maryüs ile Kozet gizli gizli buluşurlar.

Bazı kişiler Krala karşı ayaklanırlar. Bunların içinde Maryüs de vardır. Daha sonra olaylar arasında Müfettiş Javer devrimcilerin tutsağı olur. Devrimcilerin arasına katılan Jan Valjan, Müfettiş Javer’i kurtarır. Jan Valjan, bir çatışma sırasında yaralanan Maryüs’ü kurtarır. Ancak Müfettiş Javer ikisini de yakalar. Müfettiş Javer kendisini devrimcilerin elinden kurtaran Jan Valjan ve Maryüs’ü serbest bırakır ancak görevini yerine getiremediği için intihar eder. Maryüs iyileşir ve Kozet ile evlenir. Zaman içerisinde iyice yaşlanan Jan Valjan da ölür.

Sefiller Şahıslar ve Olaylar

JAN VALJEAN: Ekmek çaldığı için hapse giren, 19 yıl sonra hapisten çıkan ve herkese karşı iyilikler yapmaya başlayan adam.
COSETTE: Fantiana’nın kızıdır. Jan Valjean tarafından evlat edinip Marius’la evlenen kız.
MARİUS: Cumhuriyet’i savunan bir babanın oğludur fakat babasını tanımaz. Ayrıca Cosette’le evlenir.
JAVERT: Mesleğine aşırı bağlı olan ve Jan Valjean’ı yakalayan polistir.

Yazar Hakkında Bilgi

Büyük Fransız Şair ve yazarı Victor Hugo, Fransa tarihinin en çalkantılı günlerinde, 1802’de geldi dünyaya. Babası, Napolyon ordusunda generaldi imparatorun parlak döneminde önemli görevlerde bulundu, bir çok dış ülkeye seyahat etti ve Madrit’te valilik yaptı. Anne ve babası arasındaki bitmek bilmeyen geçimsizlikler, yinelenen ayrılıklar nedeniyle, Hugo genellikle annesinden uzak kaldı ve babası ile yaşadı. İlkokula da İspanya’da başladı. Ancak, İspanyol aristokratlarının çocuklarını kabul eden bu okulda, sonradan soyluluk unvanı almış bir burjuva generalin oğlu olması, alay konusu edilerek dışlanmasına yol açtı. Yazarların ürünleri ile yaşam öyküleri arasında ilişki kurmak eğilimindeki araştırmacılar, İspanyol okulunda geçen günlerin, Hugo’nun aristokrasiye bir yandan hayranlık duyup bir yandan da nefret etmesi gibi gerilimli bir duyguya kapılarak liberal-demokratik ilkeleri seçmesinde büyük rol oynadığını iddia etmişlerdir.

Napolyon’un imparatorluktan düşmesi ile birlikte Hugo ailesi için zor günler başladı. Babası Paris’e döndü. Maddi sıkıntılar ve toplumsal çalkantılar içerisinde, eğitimini düzgün bir biçimde sürdüremedi Hugo, ama kendi kendine okumayı sürdürdü, hatta ilk şiirlerini yazması da bu yıllara denk düşer. Annesinin ölümüyle sefaletin eşiğine gelen Hugo’yu bu güç durumdan kurtaran yirmili yaşlarda yayınlanan -kraliyet yanlısı- şiirleri oldu; XVIII.Lois tarafından aylığa bağlandı, Chateaubriand’ın ilgisini çekti ve romantik akımı benimsemesinden sonra parlak bir kariyerin kapısını araladı.

1827’de “Cromwell” ve 1830’da “Hernani” oyunları, -tıpkı Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre”sinin Osmanlıda yarattığı- isyana benzer bir heyecan uyandırdı Paris’te. Hugo’nun ilk romanı ise “Notre Dame’ın Kamburu”dur(1831). Bugün okunduğunda, yazarın en yüzeysel ürünü olarak değerlendirebileceğimiz bu romanın nispi başarısızlığı, Hugo’nun maddi nedenlerle yayınevinin ısrarına boyun eğerek metnini çok kısa bir sürede tamamlamak zorunda kalmasındandır. Yine de, Hugo’nun yükselen ünü, bu kitabının da sevilerek okunmasını sağlamıştır Fransa’da.

1831-1941 arasında çok sayıda şiir, piyes ve roman yazdı Hugo, 1841’de Fransız Akademisine seçildi. 1848 ihtilalinden sonra Cumhuriyetçi saflara geçti ve Cumhurbaşkanlığı için aday bile oldu. Kendisi seçilemedi, ama seçilen Louis Napolyon’u destekledi. Ancak bu Napolyon da imparatorluğunu ilan edince, Hugo 1851’de Fransa topraklarını terk ederek -yirmi yıl sürecek gönüllü bir sürgünü geçireceği- Channel Adaları’na yerleşti. Burada yazdığı “Sefiller”(1861), onun en çok tanınan ve sevilen eseridir. İmparatorluk dönemi sona erip Üçüncü Cumhuriyet kurulunca, Victor Hugo, Paris’e bir kahraman olarak döndü. Millet meclisine seçildi, ama politikadan çok edebiyatla ilgilenmeyi tercih etti. 1855’de öldüğünde, büyük bir törenle Pantheon’a gömüldü.

19.yy Paris’inden insan manzaraları; “Sefiller” romanı, roman kahramanları; kürek mahkumu Jan Valjean ve polis müfettişi Javert arasında sürüp giden bir kovalamacanın hikayesi üzerine kuruludur.

Benzer İçerikler

GÖĞÜ DELEN ADAM-Erich Scheurmann

yakutlu

Şah’ın Bütün Adamları – Stephen Kinzer Online Kitap Oku

yakutlu

Ecel Çiçekleri | Elçin Poyrazlar

yakutlu

Sitemizin işlemesini sağlamak için teknik çerezler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için çerez aydınlatma metnini incelemenizi rica ederiz. Kabul Et Devamı

Privacy & Cookies Policy