Gerçek Tıbbın 10 Şifresi

Arka Kapak Bilgisi

Prof. Canan Karatay bu kez gerçek tıbbın yeni şifreleriyle karşınızda! Yine iddialı, yine kendinden emin. Köhnemiş yanlış bilgileri düzeltiyor, ufku genişletiyor, sağlığa getirdiği Karatay bakış açısını pekiştiriyor. Mutluluk ve şifa için en kestirme yolu gösteriyor. Hepimizi iyileştiriyor!
Karatay, 50 yıllık hekimlik tecrübesiyle gözlemledi, okudu, araştırdı, bilgi süzgecinden geçirdi. Şimdi Türk halkının sağlıklı yaşaması ve yaşlanması için, mutlu, enerjik ve verimli bir yaşam sürmesi için bir ezberi daha bozuyor! Prof. Canan Karatay’ın yeni kitabındaki iddiası çok net! Yüzlerce bilimsel referans ışığında ‘GENETİK’ ve ‘İYİLEŞMEZ’ denen hastalıklar İYİLEŞİR diyor.

Hangi hastalıklar iyileşir diyor:

Kronik İnflamasyon
İnsülin Direnci
Diyabet, Obezite
Hipertansiyon
Haşimato
Depresyon, Unutkanlık
Kronik Artrit, Eklem ve Kas Ağrıları
Polikistik Over
Fibrokistik Meme
Fibromiyalji
Kanser
Ve Tüm Kronik Dejeneratif Hastalıklar

Gerçek Tıbbın 10 Şifresi Özeti

Canan Karatay 1943 yılında Elazığ’da doğmuştur.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okumuştur.

Canan Karatay iç ve kalp hastalıkları profesörüdür. Kardiyoloji alanında önemli çalışmaları olmuştur.

Kitabın ilk bölümü kronik inflamasyondur. Öncelikle organizmanın normal çalıştığını öğrenmeden hastalıkların klinik belirtilerinin anlaşılmasının mümkün olmadığından söz edilmiştir.

Kronik dejeneratif hastalıkların ortak noktası kronik inflamasyondur.

İnflamasyon: Organizmanın zararlı etkenler ile mücadele etmesine denir.

Gerçek Tıbbın 10 Şifresi kitabı da vücudumuzu işgal edip yangın çıkaran iki tür inflamasyon olduğundan bahsedilmiştir. Bunlardan birisi kronik inflamasyondur. Kronik inflamasyon hava ,su ve yiyecek kirliliği gibi dış etmenlerdir.

Kronik dejeneratif hastalıklar: Obezite , tansiyon yüksekliği , kalp krizi, felç , şeker ve kanser gibi hastalıklardır.

Kitapta bu hastalıkların temel nedeni kronik inflamasyona bağlanmıştır.

Canan Karatay kronik inflamasyon düzeltilmeden bu hastalıkların iyileşmeyeceğini söylemektedir.

Aynı zamanda bu hastalıkların hiçbirinin genetik olmadığının üzerine durularak toplumun yanlış bilgisinden söz edilmiştir. Günümüzde halk tarafından bu hastalıklar genetik olarak bilinir. Fakat Canan Karatay, bu hastalıkların genetik olmadığını ve yaşam biçimimizden de kaynaklandığını açıklamıştır.

Öyle ki düzensiz uykular, hareketsiz yaşam ve dengesiz beslenme toplumumuzda çok fazla görülmektedir. Doğal olarak bu faaliyetlerin yukarıdaki hastalıkları tetiklemesinde büyük bir payı vardır.

Kitaptaki önemli şifrelerden birisi ise halkın tuz kullanımıyla ilgilidir. Halkımız sağlıklı beslenmek adına yemeklerinde az tuz kullanır. Ancak Canan Karatay insan vücudunun tuza ihtiyacı olduğunu öne sürmektedir.

Tuz kullanımı az olan kişiler sağlık açısından tehlike altındadır. Aynı zamanda az tuz tüketmenin doğurganlığı da engellediğinden bahsedilmiştir.

İyot eklenmiş rafine sofra tuzu vücudumuzda yeterli düzeyleri erişememektedir. Kaya tuzu ise fabrikadan çıkmamış ve rafine edilmemiştir. Kaya tuzu birçok mineral içerir. Yani kullanımı sağlık açısından daha yararlıdır.

Karatay zeytin ağaçlarının da kaya tuzu ile beslendiklerini yazmıştır.

Sofra tuzu olan sodyum klörür sağlık açısından zararlıdır. Vücudumuzun tuza her şekilde ihtiyacı vardır. Ancak doğal olan kaya tuzuna daha fazla ihtiyaç durmaktadır.

Canan Karatay, tansiyonu tuzun yükseltmediğini kanıtlayan açıklamalarda bulunmuştur. Tansiyonu yükselten şeyin insülin direncini başlamış olmasına bağlamaktadır.

Karatay, zararlı kimyasalları brom, flor ve klor toksik olarak ele almıştır. Bromür unlu gıdaların hamuruna dolgunluk veren kimyasaldır.

”Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu brömürü kanserojen olarak adlandırmıştır.”

Bu nedenle Kanada, İngiltere, Avrupa Birliği Ülkeleri, Çin, Brezilya ve Peru gibi ülkelerde bromürün kullanımı yasaklanmıştır.

Flörür ise kronik inflamasyona sebep olmaktadır. İyot eksikliği olan kişilerde sağlık sorunları çok fazladır.

Flörür iyodun tiroid guddelerine girmesini engelleyerek guatr adı verilen hastalığa neden olmaktadır.

”1854 yılında Flörür’ün bir köpek üzerinde kullanılması sonucunda köpekte guatır oluştuğu gözlemlenmiştir.”

Yani bu kimyasallar insanlar üzerinde gösterdiği etkiyi hayvanlar üzerinde de gösterebilmektedir.

Vücudumuzun alması gereken vitaminler arasında B vitamini beyin için önemli konumdadır.

Canan Karatay, B vitamininin faydasını bilimsel örneklerle açıklamıştır. 2009 yılında Oxford Üniversitesi’nde yaşlılarda unutkanlık şikayeti üzerine OPTIMA Projesi yapılmıştır. Bu projede yaşlılara folik asitle birlikte B vitamini verilmesi üzerine unutkanlığın azaldığına rastlanılmıştır.

Aynı zamanda organizma ihtiyacı olan mineralleri alamayınca böbrek sorunu, baş ağrısı, yüksek tansiyon ve eklem problemleri gibi rahatsızlıklar görülür. Vücudumuz hastalıklarla kolay baş edemez.

Hayatımız için önemli minerallerden birisi magnezyumdur. Önemli olmasına rağmen vücudumuzda çok fazla eksikliği görülmektedir.

Magnezyum vücudumuzda 135 enzimi kontrol eden mineraldir.

Aynı zamanda vücudumuzda bulunan çizgili ve düz kasları kullanabilmemiz için de magnezyum tuzuna ihtiyaç duyarız.

Özellikle magnezyum tuzunun hamileler için önemi çok büyüktür. Kısır olan kadınlar, doğal gıdalarla beslenip, magnezyum tuzu aldıklarında hamile kaldıkları gözlemlenmiştir.

Magnezyum ve kalsiyum vücudumuzda dengeli oranda bulunurlar.

Fabrikada işlem gören gıdalarda yüksek oranda magnezyum minerali yok olmaktadır.

İnsan vücuduna magnezyum giremediği zaman kronik inflamasyonun temelleri atılır.

Böbreklerde yeterli oranda magnezyum bulunmadığı zaman böbrek taşı oluşma ihtimali çok yüksektir.

Magnezyum eksikliğinin migrenle de ilişkisi vardır. Kısaca Canan Karatay, magnezyumun insan sağlığı için ne kadar önemli rol taşıdığını vurgulamıştır.

Kitabın bölümlerden birisi de düşük glisemik indeksli gıdalar hakkındadır. Glisemik indeks yiyeceğin içindeki karbonhidrata göre hesaplanmaktadır. Düşük glisemik indeksli gıdaların tokluk hissi yaratmak, halsizliği engellemek ve kan şekeri kontrolünü daha kolay sağlamak gibi yararları vardır.

Yiyeceklerin glisemik indeks değerleri yemeğin pişirilme şekline göre de değişebilmektedir.

Bir diğer şifrelerden birisi ekmek ile ilgilidir. Canan Karatay’ın ekmek hakkında söyledikleri neredeyse herkes tarafından bilinmektedir. Bu şifrede un fabrikalarında unlara % 10 miktarda kimyasal maddeler katıldığından bahsedilmektedir.

Ayrıca modern buğdayın gluten ve lektin tehlikesi içerdiğinin üzerine durulmuş, sağlığa olan zararları açıklanmıştır.

Gerçek Tıbbın 10 Şifresi kitabı halkı bilinçlendirmek üzere yazılmıştır.

Kitabın soru-cevap tarzında ilerlemesi sıkıcı olmasını önlemektedir.

Canan Karatay, Gerçek Tıbbın 10 Şifresi kitabının sonunda daha yaşlı ve daha sağlıklı bir Türkiye istediğinden bahsetmiştir. Bu Türkiye’nin beslenme üzerine kurulacağını öne sürmektedir.

Canan Karatay günümüzde bazı kişiler tarafından eleştirilse de yazmış olduğu kitapların insanlara yararlı olabileceğini düşünüyor, herkese tavsiye ediyorum.