Her şey beyinde başlar.
Başarı, mutluluk, huzur beyinden gelir.
İnsanın karakteri, kararları, kaderi kafasında şekillenir.
Bazıları baştan kazanırken, bazıları ‘kafadan’ kaybeder!
Beyin vücudun % 2’si olsa da, geri kalan % 98’i yönetiyor.
Önemli bir iş yaptığından başımızın üstünde yeri var!
Aklın makinesi olan beyin herkese ‘bedava’ veriliyor!
Çoğumuz onu nasıl çalıştırmak gerektiğini öğrenmiyoruz.
O da kafamızın içinde, kafasına göre çalışıyor!
Ürettiği duygu ve düşüncelerin sonucunu ise biz yaşıyoruz.
Biz onu kullanmasak da o bizi kullanmaya devam ediyor.
Ne düşüneceğimizi, ne yapacağımızı belirliyor.
Bu kitap beyne, beyni anlatıyor.
Aklını başına toplamak ve
hayatını ‘baş’tan aşağı değiştirmek
isteyenler için…
SUNUŞ: KEŞFEDİLMEMİŞ BEYİN KILAVUZ İSTER!
Bir kitabın en kişisel yeri, sunuşudur.
izninizle ben de beynimle olan “seviyeli birlikteliğimizden” başlamak istiyorum
insan beynine karşı, çocukluğumdan beri tutkulu bir ilgim oldu.
Bu derin merakımın iki boyutu vardı:
1. Beynin gücünü çok önemsiyordum.
2. Beynin gizemini çok merak ediyordum.
Beyin gücüyle ilgili en beğendiğim anlatılardan biri bir Ezop masalıydı.
Masalda bir karga, kurak bir mevsimde, çok zor durumda kalır. Etrafta su tükenmiştir. Yeri imkânı kazıp su çıkarma da, çok uzaklara uçma gücü de yoktur.
Çaresizce etrafına bakınınken, ileride büyük bir testi görür Hemen yanına konar, testinin üstüne çıkıp gagasını içine uzatır. Testinin dibinde çok az su kalmıştır. Kafasını ne kadar uzatırsa uzatsın, suyu içemez.
Bizimki, testiyi sallayıp devirmeyi, bu sayede birkaç yudum içebilmeyi düşünür Testiyi itekler ama devirmeye gücü yetmez. Çaresizce beklemeye başlar.
Sonunda aklını kullanmaya karar verir. Çevreye bakar, bir çakıl taşı görür Aklına parlak bir fikir gelir. Çok sayıda (ç)akıl taşını getirip testinin içine atarak su seviyesini yükseltir. Böylece, sudan istediği kadar içmeyi başarır.
Bu masal, bana aklın gücünü anlatıyordu. Önümüzdeki şanlar olumsuz olsa da. elimizdeki imkânlar yetersiz kalsa da, kafamızdaki akıl sayesinde neler yapabileceğimizi gösteriyordu Çaresizliğin akılla nasıl aşılabildiğini
kanıtlıyordu.
“Çözüm beyindedir”mesajını vurguluyor, “muhtaç olduğun güç, beyninde mevcuttur”diyordu.
İnanıyorum ki, insanın gücü beyninden gelir. Kullanmasını bilene, akıl en büyük sermayedir. Üstelik aklın makinesi olan beyin bedava!
Hiçbir şeye sahip değilsen, sahip olduğun en önemli şey beynindir!
“Bir şey değişir, her şey değişir” sloganının en gerçek olduğu yer insan beynidir.
“Beynimize virüs girer mi?”
Küçüklüğümde beynin görkemli gücü kadar, gizemi de ilgimi çekiyordu.
Çocuk kafamla düşünürdüm; Beyin nasıl çalışır? Düşünceler kafamızın içinde nasıl dolaşır? Zeki insanların gözleri daha çok mu parlar? Hiç beyni olmayan canlılar var mı? Varsa onlar dünyanın nasıl bir yer olduğunu “düşünüyorlar”?
Bu kitabı yazarken, o günlerimi hatırladım. Zamane çocuklarının beyinle ilgili neyi merak ettiklerini öğrenmek istedim öğretmen arkadaşlarım aracılığıyla ilkokul öğrencilerinden bana beyinle ilgili sorular göndermelerini rica ettim.
Yeni nesilden birbirinden ilginç sorular geldi:
“Beynimizin kemiği var mı?”, “Beynimiz çalışırken ses çıkarırını?”. “Beynimize virüs girer mi?’, “Beynimiz nasıl kanar?”, “Düşünürken kalamızı neden kaşırız?”, “Beynimiz kitaptaki bütün biigileri alırsa bozulur mu?”. “Beynimizi nasıl zekatandırabiliriz?”. “Kuşlar gerçekten ‘kuş beyinli’mi?”, “Einstein’ın beyninin normal insanlarınkinden farkı ne?”, ‘Beynimizi yere düşürüp kırsak yerine yenisi takılır mı?”
Kitaplar, beynin çocuklarıdır.” der Jonathan Swift. Bu kitap beyne dönük çocukça merakın ruhunu yansıtıyor. Beynin gijcünüve gizemini anlamak isteyenler için yazıldı.
Bu kitap bir aşk çocuğu!
Bu kitabı da ilk önce kendim için yazöıml Benim için kariyer kitabı değil “hobi” kitabı!
Kıskanmayın ama yazılışından aldığım keyif, okunuşundan aldığım keyiften daha fazla. Beyin benim “arzu nesnem”, ilginçlik abidem, mabedim.
Beynin nasıl çalıştığını öncelikle kişisel merakım için araştırdım, ilginç bulduklarımı, beynini keşfetmekve kullanmak isteyenlerle paylaşmak isledim. Tıbbi teknik detaya girmeden ama kritik noktalan da atlamadan, beyinle ilgili en son bilgileri özetlemeye çalıştım.
Evliya Çelebi insan beyninde dolaşsaydı
Bu kitabı yazarken amatör bir kâşif gibi, beyin bilimleri literatüründe dolaştım, öğrendiklerimi Evliya Çelebi Seyahatnamesi gibi anekdotlarla zenginleştirerek paylaştım. Bu bir zihin içi seyahatname kitabı!
insan beyninin çalışma mekanizmasını, laboratuar deneylerinde ben keşfetmedim. Zaten bunu yapabilen bir kişi yok! Binlerce özelliği olan beynin bir özelliğini keşfedenler bile Nobel alabiliyor.
Bu kitapta, kendi tarzımın da dışına çıktım. Kılavuz kitap değil, keşif kitabı yazdım. Bir amacın elde edilmesi için ne yapılması gerektiğini değil, bir mekanizmanın nasıl çatıştığım anlattım. Başarı motivasyonu değil, merak duygusu paylaştım
Beyin okumaları neden önemli? Son 30 yılda beyin araştırmalarında patlamalı bir büyüme yaşandı. Ezber bozan keşifler yapıldı. Kafasının içinde beyin olan herkesin, bu son araştırmalardan öğrenmesi gereken bir şeyler olduğunu düşünüyorum.
Bilimden beslenen ama akademik olmayan bir kitap
Beyinle ilgili yeni şeyler keşfetmek kadar, keşfedilenleri “son kullanıcılara” anlatmanın da önemli olduğunu düşünüyorum. Milyonlarca insan tarafından öğrenilip kullanılmadıktan sonra, beynin “plastisite” gibi bir özelliğinin keşfedilmesinin kamuya ne yararı olabilir ki?
Kitabı hazırlarken, beyinle ilgili görüşlerden abartılı, tartışmalı ve spekülatif olanları ayıklayıp kullanmamaya özen gösterdim “Maydanoz ye, beynin roket gibi çalışsın” tarzı popüler kültür abartılarına yer vermedim.
Beynin gücünü görmemek kadar, beyin gücüne gerçeğinden fazla değer atfetmenin de onun itibarına zarar vereceğini düşünüyorum. Başarılı bir beyin yönetimi, beynin gücü kadar zayıflıklarını da bilmeyi gerektiriyor.
Yeri gelmişken, söylemek isterim. “Beynin yüzde 10’unu kullanıyoruz” tarzı argümanlar bir şehir etsanesidir Beyin bilimcilerin büyük bir çoğunluğu bu konuda hemfikir Cep telefonuyla konuşarak merdivenden inerken bile beynimizin tamamım kullanıyoruz!
Beyin bir paralel işlemcidir, tümü aynı anda çalışır.
Beyin işlevleri belirli bölgelerde yoğunlaşsa da. beynin tümünden destek alarak çalışır. Beyin bir paralel işlemcidir. Beynimizde kullanmadığımız bir potansiyel var ama bu fiziksel bir alan değil. Fabrikanın fiziksel alanının tamamı bir şekilde kullanılıyor ama işçileri daha verimli çalıştırmak mümkün!
Okurun pek hoşlanmadığını bildiğimden, her satırı dipnotlarla dolu akademik bir kitap yazmadım ama b hrrseiiık” kaygısı taşıyan bir çalışma yaptım. Birbiriyle çehşen bu gulardan, en güvenilir ve uygulanabilir olanları terci ettim.
Bilim ceynimizin tüm sırlarını çözebilmiş değil Bu nedenle, bu kitapta anlatılan her şeyin allında “şu ana kadar bildiğimiz kadarıyla” dipnotu bulunur. Gelecekte yeni bilgiler, yeni görüşler, yeni sırlar ortaya çıkacaktır.
Beyin Haftası: “Resmen” kafanızı çalıştırıyoruz!
İnsan gelişimi üzerine 20 yıla yakın uğraşımın sonunda bir şeyden iyice emin oldum.
insanlar beyne önem vermedikçe beyinlerini geliştirmiyorlar Beyinlerini geliştirmedikçe beyin gücünün yararını göremiyorlar. Beynin yararını göremeyince beyinlerine önem vermiyorlar. Bu Kısırdöngü böyle devam edip gidiyor.
Türkiye’de de yaygın olan bu kısırdöngüyü kırmak için bir şeyler yapmak gerekiyordu. 5 yıl kadar önce bir grup arkadaşımın da desteğiyle1 Türkiye’de “Beyin Haftası” kutlamalarına başladık. Üniversitelerin dışındaki ilk güçlü beyin haftası etkinliklerini yaptık.
Amacımız, Türkiye’nin “aklını başına toplamasını”
sağlamaktı!
Bu kitapla, beyne yönelik yeni bir ilgi dalgası oluşlurmayı
hayal ediyorum.
Amacım, beynin bu ülkede hak ettiği değeri görmesi. Beyni
yücelten bir kültürün oluşması, aklı yücelten söylemin
çoğalması. Beyin göçü veren değil, beyin gücüyle övünen, beyne saygılı bir toplum olmamız.
Bunun birkaç etkinlikle, birkaç yılda olmayacağının farkındayım. Ancak hepimiz biliyoruz ki, birşekilde, bir yerden başlamak gerekiyor. Bugüne kadar beynin önemini yeterince anlatan olmadı, o halde artık bizim çıkıp bir şeyler yapmamız gerekiyor. Bence durumdan çıkan “vazife” budur.
Bir kitap, yapılması gereken her şeyi yapamaz ama bunları yapacak kişileri harekete geçirebilir Kalıcı değişim bireylerle başlar. Beyinden beyine yayılarak büyür.
Beyin yönetimi: Beynimizi “işletmek” için el kitabı!
Hiçbirimiz beynimize karşı kayıtsız kalamayız
Çünkü biz beynimizi kullanmasak da, o bizi kullanmaya devam ediyor!
Kurumsal gözlerle bakarsak, beynimiz bir “işletme”ye benzer. Duyguve düşünce üretme fabrikasıdır. Bize hayal
Beynimizin içinde 100 milyardan (azla nöronla dünyaya geliyoruz. Bu nöronlar kafamızın içinde biz uyurken bile çalışıyor.
Önümüzde iki seçenek var; ya onları “profesyonelce” çalıştıracağız ya da onlar kafamızın içinde “kendi kafalarına göre” çalışmaya devam edecekler! .
Tabii onların ‘kafalarına göre” ürettikleri duyguların ve düşüncelerin sonuçlarını biz yaşayacağız!